30 Nisan 2014 Çarşamba

Borsa 74 bini aştı


İlk seansın ardından günün ikinci yarısına da yüzde 0,09 oranında yükselişle 73 bin 502 puandan başlayan Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi, 74 bin puanın üzerine çıktı. Endeks, yüzde 2,29 oranında kazançla 73 bin 970 puanda seyrediyor.



Borsa 74 bini aştı

HDP’liler 1 Mayıs kurbanlarını andı


Karanfilleri yere bırakan HDP’liler, Taksim yasağını eleştirdi.



Halkların Demokrat Partisi (HDP) Eş Başkanları Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel başta olmak üzere, çok sayıda HDP’li milletvekili ve parti üyeleri, Taksim Kazancı Yokuşu’na karanfil bırakıp, 1 Mayıs 1977’de ölenleri andı.



Taksim’in 1 Mayıs gösterilerine kapatılmasını eleştiren HDP Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, Taksim’in işçiler için anlam taşıdığına dikkat çekti. Kürkçü, “İstanbul işçileri bu karara baş üstüne demeyecek. Kendi gelecekleri için 1 Mayıs alanında kutlamak için elinden geleni yapacaktır. Taksim, bizim için vazgeçilmezdir. Taksim dönülmezdir” şeklinde konuştu.



Grup, ellerindeki karanfili bıraktıktan sonra, söyledikleri ’1 Mayıs Marşı’yla Kazancı Yokuşu’ndan ayrıldı.



HDP’liler 1 Mayıs kurbanlarını andı

Sağlıkçılardan ‘Nöbet tutmayacağız’ eylemi


Halk Sağlığı İl Müdürlüğü önünde toplanan Aile Hekimleri Derneği, Sağlık Sen ve Türk Sağlık Sen üyeleri, yeni yasaya uymayacaklarını ve nöbet tutmayacaklarını söyledi. Sağlıkçılar adına konuşma yapan Aile Hekimleri Derneği Başkanı H. Şenol Atakan, uygulamanın yanlış olduğunu belirterek, “Mesleki onurumuz ve sağlımız için hastane acillerinde nöbet tutmayacağız. Sağlık Bakanlığı Aile Sağlığı Merkezi sağlık çalışanlarına torba yasa ile kamu hastaneleri acillerinde, 112 istasyonlarında ayda asgari 8 saat nöbet uygulaması getirmiş, nöbetin usul ve esasları Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından ilan edilmiş ve ilgili kurum tarafından nöbet listeleri oluşturulmuştur.



Bizlerin görüş ve önerileri dikkate alınmadan, medya organlarında toplumu yanıltacak gerekçeler öne sürerek kamuoyu oluşturularak, yasal alt yapı tamamlama çalışmaları devam etmiştir. Hastanelerde kamu hastaneler birliği adı altında idari ve mali özerkliği olan bir yapıya ait sağlık kurumlarıdır. Sağlıkta dönüşüm programı uyarınca her hastanenin kendi yönetim kararlarından hizmet kalitesinden verimliliğinden sorumludur. Son uygulamalar ile aile hekimliği bitirilmek mi isteniyor. Sağlıkta dönüşümün en önemli ayağı ve vatandaşların sağlık sisteminden en çok memnun olduğu aile kimliği uygulamasının geleceği karardı” dedi.



Sağlıkçılardan ‘Nöbet tutmayacağız’ eylemi

Bakan Alawi yarın Türkiye'ye geliyor


Umman Sultanlığı Dışişlerinden Sorumlu Bakanı Yusuf bin Alawi bin Abdullah, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun davetine icabetle 1-3 Mayıs 2014 tarihlerinde Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirecek.Dışişleri Bakanlığı’ndan ziyaret ile ilgili yapılan açıklamada, “Sayın Bakanımız ile Umman Dışişlerinden Sorumlu Bakanı Alawi arasında gerçekleştirilecek istişarelerde siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz başta olmak üzere, gelişen işbirliğimizin ele alınması ve son dönemde yaşanan bölgesel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması öngörülmektedir” denildi.



Bakan Alawi yarın Türkiye'ye geliyor

Kazalar MOBESE'de


Samsun’da 2014 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında il merkezi ve ilçelerde meydana gelen trafik kazalarına ilişkin, toplamda 514 trafik kazası meydana geldi. İl Emniyet Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, ilk 3 ayda meydana gelen 5 ölümlü trafik kazasında 6 kişi hayatını kaybetti, 509 yaralanmalı kazada ise 828 kişi yaralandı. Bu kazaların bir kısmı ise MOBESE’ye yansıdı.



Kazalar MOBESE'de

Şampiyondan iddialı açıklamalar


Avrupa Teakwondo Şampiyonası öncesi Bakü’de basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan milli teakwondocu Servet Tazegül, Bakü’de olmaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Bu şampiyona Rio Olimpiyatları öncesinde büyük bir sınav olacak. Son olimpiyatlarda Avrupa’dan bir sürü şampiyon çıktı ve bu bizim için bir sınav olacak. Şurada 2 sene kaldı. İnşallah burada hatalarımızı göreceğiz ve hatalarımızı gördükten sonra iyi dereceler elde edip Rio’ya doğru puanlarımızı toplayarak yolumuza devam edeceğiz” dedi.



Takım olarak 16 kişi mücadele mücadele edeceklerini vurgulayan Tazegül, “Tüm kilolarda iddialıyız. Güzel çalıştık ve iyi bir kamp dönemi geçirdik. Buraya milletimizi, halkımızı temsil etmeye geldik. İnşallah en iyi dereceler alıp geri döneceğiz. Bundan önceki senelerde Avrupa şampiyonalarında güzel dereceler aldık. Takım halinde şampiyonluklar elde ettik. Bunu tekrarlamaya geldik” diye konuştu.



47 ÜLKEDEN 363 SPORCU MÜCADELE EDECEK



Avrupa Taekwondo Birliği (ETU) tarafından düzenlenen şampiyonaya, 47 ülkeden 363 sporcu katılacak. Turnuvada Türkiye 8’i kadın olmak üzere toplam 16 sporcu ile boy gösterecek. Ay-yıldızlı ekibin kafilesinde şu sporcular yer alıyor:



“Erkekler: Mehmet Dolaş (54 kilo), Fırat Pozan (58 kilo), Cem Uluğnuyan (63 kilo), Servet Tazegül (68 kilo), Rıdvan Baygut (74 kilo), Yunus Sarı (80 kilo), Ali Sarı (87 kilo), Serdar Yüksel (+87 kilo)



Kadınlar: Sümeyye İloğlu (46 kilo), Rukiye Yıldırım (49 kilo), Hatice Kübra Yangın (53 kilo), Dürdane Altunel (57 kilo), Tuğçe Merve Zinal (62 kilo), Nur Tatar (67 kilo), Furkan Asena Aydın (73 kilo), Cansel Deniz (+73 kilo).”



Şampiyondan iddialı açıklamalar

30 Nisan 2014 IHA WEB TV'de günün özeti


Vali Mutlu’dan 1 Mayıs açıklaması



***



Enflasyon beklentisi açıklandı



***



İşte kupa



***



AYM’den 1 Mayıs kararı



***



Ağlatan veda



***



Dani Alves’e bir destek de Osmaniye’den



30 Nisan 2014 IHA WEB TV'de günün özeti

Sinema sanatçısı Erdo Vatan hayatını kaybetti


Yaklaşık 10 yıl önce yüz felci geçiren 79 yaşındaki sanatçı, bir yıldan bu yana da pankreas kanseriyle mücadele ediyordu. Çok sayıda filme imza atan 2 çocuk babası Erdoğan Vatan, dün gece Burhaniye İskele mahallesindeki evinde hayatını kaybetti.



Ankara Gazi Üniversitesi’ndeki 2 aylık tedavinin ardından Burhaniye’ye gelen sanatçı, Burhaniye Devlet Hastanesindeki yoğun bakım ünitesindeki tedavinin ardından 5 gün önce taburcu edilmişti.



Erdo Vatan’ın cenazesi yarın Merkez Kocacami’de öğlen namazının ardından kılınacak cenaze namazının ardından ilçenin Geriş mezarlığında toprağa verilecek.



FATMA TALAY



Sinema sanatçısı Erdo Vatan hayatını kaybetti

Yaş çayın bedeli belirlendi


Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç yaptığı basın açıklaması ile bu yıl için hükümetten talep edilecek 1 kilo yaş çay bedelini 1 TL 60 kuruş olarak açıkladı. Paliç yaptığı açıklamada, “ 2013 yılında yaptığımız araştırmalarda çay üreticisinin mağdur edilmemesi için 1 kilo yaş çay yaprağına 1 TL 50 Kuruş verilmesini talep etmiştik. Bu talebimize rağmen geçtiğimiz yıl Çaykur tarafından alınacak yaş çayın kilogramı için 12 kuruşluk destekleme ödemesi ile birlikte 1 TL 35 kuruş verilmişti. Bu yıl talep edeceğimiz rakamı belirlemek için odalarımız ve diğer sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız istişareler neticesinde, artan üretim maliyetlerini de göz önünde bulundurarak 1 TL 60 kuruş talep etmeye karar verdik. İlgili bakanlığımızdan üreticilerimizin mağdur edilmemesi için 1 kilo aş çay yaprağına bu bedeli vermelerini talep edeceğiz.”dedi. Paliç, bu yıl Mart ayında yağan kardan dolayı yaklaşık yüzde 15’lik bir ürün kaybı beklediklerini belirtti.



BEYAZ ÇAY EK GELİR OLACAK



Paliç, Çaykur’un beyaz çay üretimine geçmesinin kendileri açısından sevindirici bir gelişme olduğunu belirterek, “Bunlar güzel ve desteklenmesi gereken çalışmalardır. Kilo gramı yaş çaya kıyasla çok çok fazla olsa da bu üreticilerimizin beyaz çaydan büyük paralar kazanacağı anlamına gelmiyor. Bilindiği gibi beyaz çay, çay filizinin en ucundaki tomurcuktan üretiliyor. Üreticilerimizin toplayacağı tomurcuk miktarı sınırlıdır. Bir insanın bir günde toplayabileceği tomurcuk miktarı yarım kilo kadardır. Bir dönüm çaydan elde edilecek tomurcuk miktarı da yaklaşık o miktarda olur. Yalnız tomurcuğu alınan çay bitkisinin diğer kısmı yine çay olarak toplanıp satılabileceği için bu uygulama üreticilerimize azda olsa ek bir gelir sağlayacaktır. Yetişkinler çay toplarken çocuklar tomurcukları toplayabilir” diye konuştu.



Yaş çayın bedeli belirlendi

7 DHKP-C’li hakkında tutuklama talebi


Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin düzenlediği operasyonda gözaltına alınan DHKP-C üyesi 7 kişi, 1 Mayıs’ta eylem yapacakları iddiasıyla tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.



İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından DHKP-C’ye yönelik operasyon düzenlenmişti. Baskınlarda aralarında örgütün Armutlu sorumlusu olduğu ileri sürülen bir şüphelinin de bulunduğu 18 kişi gözaltına alınmıştı. Belirlenen adreslerde yapılan aramalarda, 3 tabanca ele geçirildiği bildirilirken, polisin bazı bilgisayarlara da el koyduğu ancak bilgisayarların “hard disk”lerinin bulunmadığı kaydedilmişti.



Gözaltına alınan şüphelilerin, Armutlu’da esnaftan ‘vergi’ adı altında zorla para topladıkları, para vermeyenlerin önce uyarıldığı, uyarıya rağmen ödeme yapmayanların, otomobillerinin yakıldığı ve iş yerlerine de zarar verildiği iddia edilmişti. Öte yandan şüphelilerin 1 Mayıs kutlamalarında da eylem hazırlığında olduğu ileri sürülmüştü.



Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Terör Savcılığı’nda görevli Savcı Mesut Erdinç Bayhan tarafından ifadeleri alınan şüphelilerden 7’si tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Şüphelilerden 4’ü savcılık sorgularının ardından serbest bırakılırken serbest kalanlardan 3’üne adli kontrol uygulanması talep edildi.



Öte yandan, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir gizli tanığın, şüphelilerin 1 Mayıs’ta eylem yapacağını söylediği kaydedildi.



İLYAS KAÇAR

İSTANBUL



7 DHKP-C’li hakkında tutuklama talebi

‘Bahar yorgunluğunu hafife almayın’


Medical Park Özel Tokat Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sezai Kaya, bahar yorgunluğunun uzun sürmesi ve kişinin günlük aktivitelerini yapmasına engel olması durumunda buna sebep olabilecek diğer nedenlerinin araştırılması gerektiğini söyledi.Bahar yorgunluğu hemen herkesin mevsim değişikliğine vermiş olduğu fiziksel ve psikolojik belirtilere verilen bir tablo olduğunu ifade eden Kaya, bunun sebebinin soğuk kış günlerini geride bırakıp havanın ısınması ile havadaki negatif yüklü iyonların artması insan biyoritmini olumsuz etkilemesi sonucu meydana geldiğini söyledi.



Bahar yorgunluğunun nedenlerini sıralayan Kaya, “İnsan organizmasının birsen ısınmasının sonucunda adaptasyonu sağlamak için adrenalin ve kortizol gibi bazı hormonların salınımı arttırılmaktadır. İyi beslenmenin olmadığı, yeterli vitamin ve minarelerin kullanılmaması, düzensiz uyku, kansızlık gibi durumlarda bu hormonal adaptasyonun yetersiz kalarak bahar yorgunluğu bulguları ortaya çıkmaktadır” dedi.



Kaya, bahar yorgunluğunu hafif atlatabilmek için düzenli vitamin ve mineralleri tüketilmesi tavsiyesinde bulunarak, “Mevsim meyve ve sebzelerini tercih edin, kısa ve sık dinlenme aralıkları ile çalışın, çalışma ortamını iyi havalandırın, sıvı tüketimine dikkat edin, mümkünse günde 8-10 bardak su tüketin, çay, kahve gibi kafeinli içecekleri az kullanın, sigara içmeyin, düzenli egzersiz yapın. Bahar yorgunluğunun uzun sürmesi ve kişinin günlük aktivitelerini yapmasına engel olması durumunda buna sebep olabilecek diğer nedenlerin (kansızlık, enfeksiyonlar, tiroid hastalıkları, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, bağışıklık sistemi hastalıkları, psikolojik hastalıklar ve gerekirse tümoral hastalıklar) araştırılması gerekir. Bahar yorgunluğu bulgularını taklit eden, ancak altta yatan başka bir hastalığın erken tanısı mümkün olabilir” diye konuştu.



Kaya, bahar yorgunluğunun belirtilerini şu şekilde açıkladı: “Çabuk yorulma, mutsuzluk, kas eklem ağrıları, kramplar, uyku düzeninde değişiklikler (uykuya dalmada güçlük, sabah zor uyanma, sabahları yorgun kalkma gibi) eskiden yaptığı şeyleri yapmada isteksizlik, kadınlarda adet düzensizliği, psikolojik bazı belirtiler. Yorgunluk, vücudun fiziksel çalışmaya psikolojik strese ve uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevaptır. Sürekli yorgunluğun fizyolojik bir cevap olabileceği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olabilir. ‘Bahar yorgunluğu belirtileri kronik yorgunluk sendromu, fibromiyalji, kansızlık ve bağışıklık sistemi hastalıkları ile hipotiroidi gibi bazı endokrin hastalıkların belirtilerine benzerlik gösterebilir. Bu nedenle bahar yorgunluğu bulguları çok belirginse, uzun sürerse ve kişinin günlük aktivitelerini engelleyecek durumda ise altta yatan hastalıklar araştırılmalıdır. Çünkü bahar yorgunluğunda kişi günlük aktivitelerini yapmada zorlanmaz.”



NURHAN İÇMEZ



‘Bahar yorgunluğunu hafife almayın’

Dani Alves’e muz atan taraftar tutuklandı


Polis yaptığı açıklamada, yakalanan taraftarın adının David Campayo Lleo olduğunu ve daha önce Villarreal kulübünde çalıştığını ama kovulduğunu belirtti. Spor kulübü, David Campayo Lleo’u, Villarreal’in stadı El Madrigal’den ömür boyu men etti. Campayo Lleo eğer ırkçı provokasyon yapmaktan suçlu bulunursa, 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Dani Alves’e Villarreal ile Barcelona’nın oynadığı maçta korner kullanırken muz fırlatılmıştı. Alves, kendisine atılan muzu yerden alıp, yiyerek cevap vermişti.



Dani Alves’e muz atan taraftar tutuklandı

MASAK Başkanı görevden alındı


Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanı Mürsel Ali Kaplan görevden alındı.



MASAK Başkanı görevden alındı

Yeni imajıyla kimse tanıyamadı


Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde ’İbrahim Velid’ karakteriyle hafızalarda yer eden usta tiyatrocu ve seslendirme sanatçısı Payidar Tüfekçioğlu, yeni imajıyla dikkatleri üzerine çekti.Önceki gün yakın çevresiyle yemekte görüntülenen Tüfekçioğlu, sakallı imajıyla ​görülünce, hemen akıllara yeni proje olup olmadığı sorusu geldi.



Başarılı oyuncu, mekan çıkışında muhabirlerin “İmajınız çok yakışmış, uzun süredir ekranlardan uzaksınız, yoksa yeni bir proje mi var?” sorusuna, “Yeni bir dizi projesi var evet. Ama imajım yeni proje için değil. Belki ​de bu şekilde oynarım, işin o kısmını hep birlikte göreceğiz” diyerek mekandan uzaklaştı.



Yeni imajıyla kimse tanıyamadı

‘Oscarlı Karikatürler’ Nilüfer’de


30 yılda değerlendirmeye giren birincilik, ikincilik ve üçüncülük alan seçkin karikatürlerin yer aldığı serginin açılışına Bursalı sanatseverler yoğun ilgi gösterdi. Açılışa Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediye eski Başkanı Erdoğan Bilenser, Aydın Doğan Vakfı Teknik Sorumlusu İlhan Artar, Anadolu Karikatürcüler Derneği Başkanı Ahmet Aykanat ve sanatseverler katıldı.



Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, sergiye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, “Karikatür mizahı içeren bir alan. 30 yıl öncesine dair de bize bilgi veriyor. Çünkü karikatür mizahi yönünün yanı sıra güncel olayları da yansıtıyor. Bunun tanıtılması, yarışma ile süre gelmesi önemli bir boyut. Yarışmanın uluslararası bir boyutunun olması, Türkiye’de yapılması, ne kadar değerli sanat eserleri olduklarını ortaya koyuyor. Bu sanat eserlerini Aydın Doğan Vakfı sayesinde Bursalılarla buluşturduk” diye konuştu. Bozbey, 30 yıl içinde yarışmalarda dereceye giren karikatürleri tek tek görme şansı yakalaması için Bursalı sanatseverlerin mutlaka sergiyi gezmesini istedi.



Sanatseverler, 1983 yılından bu yana dünyanın en önemli karikatüristlerinin seçtiği eserlerin Bursa’da da sergilenmesinden mutluluk duyduklarını söylediler. Sergi 17 Mayıs tarihine kadar gezilebilecek.



‘Oscarlı Karikatürler’ Nilüfer’de

Kıdem tazminatı düzenlemesi rafa kalktı


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) tarafından hazırlanan ’Çalışma Hayatında 10 Yıl’ (2003-2013) başlıklı raporun açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün birçok alanda ortaya koyuduğu çalışmalarla Türkiye’nin yarınlarına ışık tuttuğunu belirterek, “Bugün buradan 76 milyonu ilgilendiren çalışma ve sosyal güvenlik alanında çalışmaları özetleyen ilk rapor gündeme çıkmış bulunuyor. Türkiye’nin son 10 yılda her alanda aldığı mesafeyi görmek ve yarınlarımızı daha sağlıklı planlayabilmek için dünyanın ve Türkiye’nin geçirdiği evrelerin iyi bilinmesi gerekiyor. Geçmişte yaşananları bilmezsek bugün elde ettiğimiz kazanımların ne anlama geldiğini anlamakta zorlanırız. İnsanlık tarihine baktığımız zaman değişim ve gelişim süreçleri ağır bedellerin ödenmesi neticesinde elde edilmşi süreçlerdir” şeklinde konuştu.



“Yıllırca tabu haline gelen 1 Mayıs’ın tatil ilan edilmesi de 2009 yılında hükümetimiz tarafından gerçekleştirildi” diyen Bakan Çelik, “Taksim meydanında yaşanan üzücü hadiseler 37 vatandaşımızın hayatınını kaybetmesine neden olaydan sonra 1980 ihtilali ile birlikte 1 Mayıs yasaklanmıştı. Konfederasyon başkanlarıyla oturduk neticede Emek ve Dayanışma Günü olarak 1 Mayıs’ın tatil edilmesini sağladık. Belli çevreler 1 Mayıs’ın tatilini beklemiyordu. Biz hep bu sürprizleri yaptık. Bu taleplere cevap veren hükümet olarak 1 Mayıs tatil edildi. Öncelikle tüm emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kkutluyorum. Bu emek ve dayanışma, emek kesiminin sorunlarının gündeme geleceği ve dayanışmanın sağlanacağı bir gün. Bunları Türkiye’nin dört bir tarafından konuşma imkanı veren tatil günü. Kamunun tahsis etmiş olduğu, kamu güvenliği açısından sorun teşkil etmeyen yerlerde 1 Mayıs’ı kutlama imkanı verken Taksim konusunda ısrar edenleri anlamakta zorlandığımızı ifade etmek istiyorum. Taksim artık şehrin merkezi. Geçmiş yıllarda ara sokaklarda artniyetli bazı kişilerin kamu güvenliğini nasıl zedelendiğini görmüş bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.



BAKAN ÇELİK’TEN SENDİKALARA 1 MAYIS ÇAĞRISI



Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu görüşmenin neticesinde Taksim’de ısrarı olan sendikalara buradan sesleniyorum. ’Sizin bir adım atma imkanınız yok mu kamu güvenliği açısından siz söyleyin, siz bir çözüm getirin’. Evet, bu yıl madem kamu, elde ettiği bilgiler çerçevesinde burada değil de Yenikapı’da veya başka alanlarda Taksim’in ve 1 Mayıs’ın kutlanmasıyla ilgili bir tavır ortaya koyuyorsa ’siz bir adım atın’ diyelim. Tek taraflı diyalog olur mu, tek taraflı adım atmak olur mu. Biz bu konuda 1 Mayıs’ın tatil edilmesinden alınız, 1 Mayıs’ın her yerde kutlanmasıyla ilgili her defasında sosyal taraflarla diyalog içerisinde çözüm bulmuşken, bugün en büyük konfederasyonlar farklı alanlarda bu kutlamayı yaparken bu ısrar neden. En büyük işçi konfederasyonu Kadıköy’de, en büyük memur konfederasyonu Diyarbakır’da bu kutlamaları yapıyor ama ısrarla belli kesimler orada anma programını yapma imkanları varken ve diğer alanlara İstanbul Valiliği 300 otobüs tahsis etmiş bulunuyor. Taksim konusunda ısrarlarını doğrusu anlamakta zorlandığımızı buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Birlikte eğer yönetimden bahsediliyorsa evet, birlikte kararlar alabilmeliyiz, birlikte toplumun huzurunu, kamu güvenliğini dikkate alarak çözümler de üretebilmeliyiz. Malesef bazı sendikalarla bu noktada henüz aynı noktaya gelemediğimizi de vurgulamak istiyorum.”



KIDEM TAZMİNATI



Kıdem tazminatını taraflarla uzlaşamadıkları için rafta bekletiklerini söyleyen Çelik, “Bu, birey olarak işçinin kazanımları açısından çok önemlidir. Hangi açıdan bakarsanız bakın mevcut sistemi sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Yüz işçiden 90’ının yararlanmakta zorlandığı bir tazminat, tazminat değil. Bunu artık konfederasyon başkanlarının tabanlarıyla görüşmesi gerekiyor. 12 milyon işçinin yararlanma imkanı varken, biz neden 1 yıl çalışma süresini getirip, 12 ay çalışmasına rağmen bu işçinin tazminattan yoksun bırakılmasına seyirci kalalım? İşçilerin ciddi hak kaybına uğramasına seyirci kalmamak gerektiği düşüncesindeyiz” ifadelerine yer verdi.



Taşeron işçilerle ilgili çalışmayı tamamladıklarına işaret eden Çelik, kamu kurumlarının tümüyle sendikalarla enine boyuna konuşulduğunu ifade etti. Alt işveren işçisinin olacağını anlatan Çelik, buradaki haksızlıkları, sömürüyü, emeğin israfını ortadan kaldıracak bir yaklaşımın sergilenmesi gerektiğini ifade etti.



Kıdem tazminatı düzenlemesi rafa kalktı

Cemil Çiçek: Gauck’ın yaptığı açıklamaları nezakete aykırı


Parlamento Muhabirleri Derneği’nin (PMD) 50. kuruluş yıldönümü resepsiyonuna parlamentoda grubu bulunan partilerin grup başkanvekilleri ile birlikte katılan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap verdi. Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’ın açıklamalarına değinen TBMM Başkanı Çiçek, “Diplomatik nezakete aykırı bulduğumu belirtmek istiyorum. Siyaseten de sorunlu açıklamalar. İktidara ve muhalefete yönelik değerlendirmeleri de saygı açısından biraz ölçünün kaçırıldığı gibi bir izlenim var bende. Almanya bizim uzun zamandan beri yakın ilişki içinde olduğumuz bir ülke. Milyonlarca vatandaşımız orada yaşıyor. Bu türlü ziyaretler ilişkilerin güçlendirilmesine, kuvvetlendirilmesine yardımcı olması lazım. Biz Almanya ile 1. Cihan Harbi’ne katıldık, aynı ittifak içinde yer aldık, sonunda da bir imparatorluk kaybettik. Zannediyorum bu ziyaret tartışmalı bir ziyaret olarak gündemde yer alacak diye düşünüyorum” dedi.



CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifade vermeye çağırılması ile ilgili konuşan Çiçek, yapılan işlemi saygısız bir işlem olarak gördüğünü ifade ederek, “Böyle bir işlem hukuka aykırıdır. Bunu saygısızlık olarak da görürüm. Daha evvel de buna benzer bir milletvekilimiz ile ilgili bir karar söz konusu oldu. O zaman da bu iş ‘sehven oldu’ denilmişti. İlgili makamların TBMM ile ilgili, milletvekilleri ile ilgili yapacakları işlemlerde daha dikkatli olmaları lazım. Sehven de yapılmış olsa beraberinde pek çok siyasi sorun çıkartıyor. Yapılan işlem geri alınacak olmuş olsa bile, hukuka aykırılığı ve nezaket açısından da asla kabul edilemeyeceğinin bilinmesi lazım. Bundan sonra savcılıklar daha dikkatli olursa siz bu soruları sormazsınız, biz de bu cevapları vermek zorunda kalmayız. Saygısız bir işlem olarak görüyorum, herhalde ilgili makamlar da gereğini yapacaktır. Bir soruşturma, inceleme konusu yapılıp gereğinin yapılması lazım” açıklamasında bulundu.

1 Mayıs’ta gerginlik olmaması gerektiğini söyleyen ve herkesi sorumlu davranmaya çağıran Çiçek, “İnşallah gergin olmaz. Emek bayramı diyoruz, inşallah bayram havasında kutlarız” diye konuştu.



Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Almanya Cumhurbaşkanı’ndan hükümete yönelik yapılan eleştirilere hükümeti savunan açıklama yaptığı yönündeki soruya cevap veren Çiçek, soruyu soran muhabire “O İbrahim’ce bir yorum” oldu dedi. Çiçek, “Haklı olmak ayrıdır, her söz her yerde söylenmiyor. Muhalefetin çalışmalarını, iktidarın değerlendirmelerini değerlendiriyor. Ben bunu nezakete aykırı buluyorum” dedi.



Fethullah Gülen’in iadesinin sorulması üzerine Çiçek, “Ben o işlere girmem. Yargı süreci başladı görülüyorsa artık orada bizim susmamız lazım” ifadelerini kullandı.



TBMM Başkanı Çiçek’in ardından Kılıçdaroğlu’nun ifadeye çağırılmasına yönelik olarak, “Anılan savcı suç işlemiştir” ifadelerini kullanan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, “Sayın Genel Başkanımıza yönelik İstanbul’daki bir Cumhuriyet Savcısının ‘sehven’ şeklinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından bir açıklama ile kamuoyuna duyuruldu. Fakat dosyanın şikayetçisinin kimliği ortaya çıktığında bu işlemin sehven olmanın çok ötesinde bilinerek yapılan bir işlem olduğu kanaati bende oluşmuştur. Yasama dokunulmazlığı olan bir kişi hakkında Cumhuriyet Savcılarının doğrudan ifade vermeye davet etmesi mümkün değildir. Şikayetçinin kimliği ile Sayın Kılıçdaroğlu’nun daveti yan yana getirildiğinde bunun sehven yapılmadığını düşünüyorum. Anılan savcı suç işlemiştir. Böyle bir suç hiç kimsenin koruması altında olmamalıdır” açıklamasında bulundu.



DERYA YETİM



Cemil Çiçek: Gauck’ın yaptığı açıklamaları nezakete aykırı

Yaz aylarında atipik zatürreye dikkat!


Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, kişilerin özellikle yaz aylarında serinlemek için kullandığı, hatta sıcaklıkların artışı ile birlikte sürücülerin araçlarında vazgeçilmezi haline gelen klimaların, kişilerde iki riski oluşturabildiğini belirtti. Bunlardan birinin halk arasında ‘üşütme-cereyanda kalma’ olarak adlandırdığı vazomotor rinit olduğunu ifade eden Prof. Dr. Metintaş, bu durumun üşütme sonrası zatürre ya da sinüzit riskini oluşturduğunu kaydetti.

Öte yandan, nadir görülen mikroorganizmaların iyi temizlenmemiş klimalarda yaşadığını ve çevreye yayıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, “Klamidya, lejyonella, mikoplaza gibi mikroorganizmalar, atipik zatürre adını verdiğimiz bir zatürreye neden olabilir. Bu hastalık akciğer şikayetleri ile değil, sistem şikayetleri ile başlar. Kişilerde bu durum ishal, bulantı, karın ağrısı, eklem ağrısı gibi hastalıklara sebep olurken, hastalığın 5-6 gün sonraki seyrinde öksürük, solunum sıkıntısı gibi rahatsızlıklarla seyredebilir” dedi.

Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, bahse konu hastalıklara yakalanmamak için klimaların bakımının düzenli olarak yaptırılması konusunda vatandaşları uyardı.



GÜLÇİN ÖZDEN

ESKİŞEHİR



Yaz aylarında atipik zatürreye dikkat!

Hırsızın vurulmadan önce yaptığı soygun kamerada


Olay, önceki gün sabaha karşı merkez Yıldırım ilçesine bağlı Hamamlıkızık Mahallesi’nde meydana geldi. Kooperatife ait bakkalı soyan kar maskeli zanlılar, alarmın ötmesi üzerine otomobille kaçmaya başladı. Alarmın çalması üzerine uyanan muhtar F.Ç. (61), tabancasını alarak dışarı çıktı. Paniğe kapılan zanlılar, geldikleri otomobile binerek kaçmaya başladı. Muhtar F.Ç., şüphelilerin aracının arkasından bir el ateş etti.



Jandarma, olayla alakalı soruşturma başlattı. Hırsızlık şüphelilerinden İ.A., ekipler tarafından gözaltına alınırken, 30 yaşındaki A.A.’nın cesedi ise bir gün sonra Hamamlıkızık İlköğretim Okulu arkasındaki boş bir arazide bulundu. Sırtından vurulan ve birçok hırsızlık suçundan kaydı olduğu iddia edilen A.A.’nın cesedi, otopsi için Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.



Bu arada kooperatife ait marketin güvenlik kameralarına yansıyan soygunda, kar maskeli üç şahsın demir makasıyla kepenk kilitlerini kesip içeri girdikleri görülüyor. Zanlılar, yanlarında getirdikleri çuvallara marketteki sigaraları doldurup kasayı kırarak bin liralık bozuk parayı alıyor.



Kooperatife ait marketin ikinci kez soyulduğu öğrenilirken, kimliği belirsiz üçüncü hırsızın firar ettiği Hamamlıkızık köyünde jandarma ekiplerinin araştırmaları sürüyor.



Öte yandan Yıldırım İlçe Jandarma Komutanlığında sorgusu tamamlanan Hamamlıkızık Mahallesi Muhtarı F.Ç., geniş güvenlik tedbirleri altında adliyeye arka kapıdan sokuldu. Muhtarın savcılıktaki sorgusu sürüyor.



OSMAN AKIN



Hırsızın vurulmadan önce yaptığı soygun kamerada

Siyahi yorumcudan muzlu tepki


Konya’da yayın yapan Üniversite Televizyonu’nda (ÜNTV) yayınlanan ve iletişim fakültesi öğrencilerinin hazırladığı Genç Futbol Programı’nda da ırkçılık protesto edildi. Aralarında Mozambikli Ebubekir Agustin’in de bulunduğu yorumcular canlı yayında muz yiyerek tepkilerini ortaya koydu.



Programın sunucusu Enes Seçilmiş, “Dani Alves’in şahsında tüm insani değerlere yapılan bu çirkin hareketi biz de protesto ediyoruz. Arkadaşımız Ebubekir’in aramızda bulunması bile bizim için gurur vesilesi. Irkçılığı protesto ediyoruz” diyerek muz yedi.



Mozambikli Agustin de, “Renk ve ırk ayrımı yapılması insanlık için büyük bir ayıp. Ben de bu ırkçı hareketlerin artık bitmesini istiyorum” dedi.



Siyahi yorumcudan muzlu tepki

Doğu Karadeniz’de ölüm oranları azaldı


Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) Trabzon Bölge Müdürlüğü’nden alınan verilere göre, Türkiye’de ölüm sayısı 2012 yılında 376 bin iken, 2013 yılında yüzde 1 azalarak 372 bin 94 oldu. Ölenlerin yüzde 55’ini erkekler, yüzde 45’ini kadınlar oluşturdu. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ise ölenlerin sayısı 2012 yılında 16 bin 488 iken, 2013 yılında bu sayı yüzde 3,1 oranında azalarak 15 bin 977’ye geriledi. Ölenlerin yüzde 55,8’ini erkekler, yüzde 44,2’sini kadınlar oluşturdu. Kaba ölüm hızı (Belli bir yıl içinde her 1000 nüfus başına düşen ölüm sayısıdır) 2012 yılında binde 6,5 iken, bu hız 2013 yılında binde 6,3’e düştü.



2013 YILINDA DOĞU KARADENİZ’DEKİ TÜM İLLERDE KABA ÖLÜM HIZI AZALDI

Kaba ölüm hızı 2013 yılında bir önceki yıla göre Trabzon’da binde 0,1 azalarak binde 5,8; Ordu’da binde 0,2 azalarak binde 6,1; Giresun’da binde 0,4 azalarak binde 7,3; Rize’de binde 0,2 azalarak binde 5,9; Artvin’de 0,1 azalarak binde 7,7; Gümüşhane’de binde 0,2 azalarak binde 6,2 oldu.



DOĞU KARADENİZ’DE BEBEK ÖLÜM HIZI BİNDE 8,2’YE DÜŞTÜ

Doğu Karadeniz’de bebek ölüm sayısı 2012 yılında 350 iken, 2013 yılında 263’e düştü. Bebek ölüm hızı, 2012 yılında binde 10,7 iken bu hız 2013 yılında binde 8,2 oldu. Diğer bir ifade ile 2013 yılında 1 000 canlı doğum başına 8,2 bebek ölümü düştü. Doğu Karadeniz’de bebek ölüm hızı illere göre incelendiğinde, 2013 yılında bebek ölüm hızının en yüksek olduğu il binde 9,5 ile Trabzon oldu. Bunu binde 8,3 ile Ordu, binde 8 ile Artvin, binde 7,7 ile Giresun, binde 6,6 ile Gümüşhane izledi.

Bebek ölüm hızının en düşük olduğu il ise binde 5,8 ile Rize oldu. Türkiye’deki bebek ölüm hızının en düşük olduğu il sıralamasında da Rize, Tünceli’den sonra ikinci sırada yer aldı.



OZAN KÖSE

TRABZON



Doğu Karadeniz’de ölüm oranları azaldı

3.Sosyal Bilimler Sempozyumu'nda sosyal medya konuşuldu


Birikim Koleji ortaokul ve lise öğrencileri “Sosyal Medya” temalı 3. Sosyal Bilimler Öğrenci Sempozyumu’nu gerçekleştirdi. Sempozyumda günümüzde sosyal medyanın etkisi etraflıca tartışıldı.Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyuma; Yönetim Kurulu Başkanı: Hasan Haki

Genel Müdür: Cemil Keskin, Birikim Koleji yetkililerinin yanı sıra Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Özey, Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Yeşilot, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Kabapınar, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Şimşek, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Otrar, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Katılmış, öğrenciler ve sosyal medya uzmanları katıldı.



Sempozyumda, 12-18 Yaş Arası Gençlerin İnternet Sitesi Tercihleri, Anne – Babaların, Çocuklarının Facebook Kullanımı Hakkındaki Bilgi ve Görüşlerinin İncelenmesi, Ortaokul Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanma Alışkanlıklarının İncelenmesi, Sosyal Medya Kullanımının Okul Ortamındaki Arkadaşlık İlişkilerine Yansımaları, Sosyal Medya Potasında Dil, Kültür ve Toplumsal Olaylar, Türk Medyası ve Wikileaks, Öğretmen ve Öğretmen Adaylarının Sosyal Medya ve İnternet Kullanımının Okuma Alışkanlıklarında Yol Açtığı Farklılaşmanın İncelenmesi, Sosyal Medyada Farklı Kullanıcı Profilleri, Twitter Fenomenleri ve Takip Edilme Nedenleri, Reklam, Tanıtım ve Mesleki Gelişim için Sosyal Medya gibi konu başlıklarında oturumlar düzenlendi.



Öğrencilerini bu sempozyumu yapmaya teşvik eden Birikim Koleji yetkilileri sempozyum fikrinin iki temel hedefinin olduğunu, birinci hedeflerinin “’Araştırma Temelli Öğrenme’ anlayışına uygun olarak öğrencilerinin akademisyenler ve öğretmenleri rehberliğinde kendi araştırma süreçlerini yürüterek ‘bilimsel araştırma’yı öğrenmesini sağlamak”. İkinci hedeflerinin ise “öğrencilerin sosyal bilimler alanını kendine has bilimsel karakteri ile tanımasını, benimsemesini, kullanmasını ve geliştirmesini sağlamak” olduğunu söylediler.Sempozyumda 12 ortaokul, 6 lise grubunda yer alan 51 öğrenci araştırmalarını sundu. Sunulan 18 araştırmanın 9’u nitel, 8’i nicel ve 1’i karma olarak araştırıldı.



3.Sosyal Bilimler Sempozyumu'nda sosyal medya konuşuldu

Bakan Işık, matematik sergisinin açılışına katıldı


Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Aslında bizde matematik fobisini oluşturan, bizim eğitim sistemimiz. Çocuklarımızın bunda hiçbir suçu, günahı yok. Her yaş grubunda somuttan soyuta bir düşünme gelişimi vardır” dedi.Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde düzenlenen Matematik Sergisi’nin açılışına katıldı. Sergi açılışında konuşan Işık, üniversite sınavında ilk iki tercihinin matematik olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Birinci tercihim Boğaziçi Matematik’ti, kazanmıştım ama yabancı dil barajı vardı o dönemde, girememiştim.İkinci tercihim ODTÜ Matematik Eğitim’di, orayı kazandım ve okudum. Kazanamasaydım, üçüncü tercihim Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ydi, orayı kazanıyordum. Takdir-i İlahi, siyaset nasip oldu” diye konuştu.



Türkiye’de en önemli sorunlardan birinin de matematik eğitimi olduğunu belirten Bakan Işık, toplumun önemli bir kesiminde matematik fobisi olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Aslında bizde matematik fobisini oluşturan, bizim eğitim sistemimiz. Çocuklarımızın bunda hiçbir suçu, günahı yok. Her yaş grubunda somuttan soyuta bir düşünme gelişimi vardır. Eğer siz, öğrencinin yaşıyla doğru orantılı olan somuttan soyuta gelişimi, eğitim müfredatına iyi yansıtmazsanız, çocuğun soyut algısı çok gelişmemişken ona soyut kavramları yüklemeye çalışırsanız, yavrularımızın çok önemli bir kısmını matematikten soğutursunuz, korkutursunuz, hatta matematik dediğiniz zaman insanlar kaçacak yer arar.Şu anda maalesef üniversite sınavlarında sıfır çeken öğrenci sayısının fazlalığını, bununla irtibatlandırmamız gerekiyor.”



Bakan Fikri Işık, Milli Eğitim Bakanlığının, müfredat basitleştirilmesi ile somut düşünceden soyut düşünceye geçiş aşamalarına paralel bir müfredat hazırladığını ve bildiği kadarıyla şu anda uygulamaya girdiğini kaydederek, “Artık öyle çok soyut formüller verip öğrencilere takla attırmanın gereği yok” ifadesini kullandı.Bakan Işık, şu an Türkiye’nin teknolojide bir sıçrama yapmanın eşiğinde olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık orta ve orta yüksek teknolojiye geçmek, teknoloji geliştirmek zorundayız. Matematik olmadan, temel bilimler olmadan da teknolojinin gelişmesi mümkün değil. Hele hele İslam dünyasının son 300 yılındaki en önemli geri kalma sebebi, temel ve sosyal bilimlere verdiği değeri azaltmasıdır.



Siz eleştirel düşünen, sorgulayan, hayata sadece basma kalıp yaklaşımlarla değil de hayatı anlamaya çalışan bilimlere değer vermezseniz, teknolojiyi geliştirmeyi başaramazsanız. Son 300 yılda İslam dünyasının girdiği girdap, maalesef bu girdaptır. Temel ve sosyal bilimlere değer vermemesidir. Felsefe eğer bir toplumda hak ettiği yeri almıyorsa, o toplumda gelişmenin uzun süreli, sürdürülebilir olmasının şansı yok. Matematik eğer bir toplumda hak ettiği yeri almıyorsa, o toplumun geleceğe güvenli bakma şansı yok”



Konuşmanın ardından Bakan Işık, matematik sergisini gezerek öğrencilerle sohbet etti.



ARZU TÜRKUÇAR-DEMET SOYUÇOK



Bakan Işık, matematik sergisinin açılışına katıldı

Bakan’dan enflasyon garantisi


Bakan Zeybekci, Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen ‘Başarılı İhracatçılar Ödül Töreni’ne katıldı. Bakan Zeybekci, tören bitiminde gazetecilerin Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın açıklamaları ile ilgili sorusu üzerine “Önümüzdeki süreçte enflasyonun istediğimiz seviyeye doğru aşağıya doğru başladığını göreceğiz. Haziran gibi İnşallah artış ile ilgili tortuların tamamen bittiği, olumlu yöne doğru evrilmeye başladığını göreceğiz. Yıl sonu ortalamasını tahmin etmek veya söylemek gereksizdir” ifadesini kullandı. Yüksek faiz oranlarının üretimin, ihracatın önünde büyük engel olduğunu söyleyen Zeybekci, şunları dedi:



“Piyasanın gösterge faizini yüzde 12’lere yakın seviyeden yüzde 9,5’lara getirdiğinde bunun sözlü olarak olumlu değerlendirmesini piyasa bekliyor, Merkez Bankası’ndan bekliyor. Piyasa şu anda kendi içinde reel anlamda faizleri aşağı doğru çekerken, Merkez Bankası’nın piyasanın bu hareketine uyacağını açıklamasının ilk aşamada yeterli olacağını ben inanıyorum. Yakın sürede piyasa Merkez Bankası’nı faizleri düşürmede zorlayacaktır. Piyasa faizini düşmesini alıyor. Merkez Bankası gereğini yapacaktır. O tedbiri elden bırakmadan bunu sağlayacaktır. Beklentimiz ilk zıplamayı yaptığı yere dönmesidir.”



Kurlarla ilgili olarak ise bakan Zeybekci, “TL değerinin 2,15-2,25 seviyesinin ithalatı cazip olmaktan çıkarıp, ihracatı arttırıcı etkisinin olduğuna inanıyoruz. 2,10 altına düşen durumlarda Merkez Bankası’nın müdahale yönünde adımlar atabilmeli” değerlendirmesini yaptı.



Bakan’dan enflasyon garantisi

Irak sandık başında


Irak’ta ülke çapında yapılan genel seçim, geniş güvenlik önlemleri eşliğinde sabah saatlerinde başladı. Genel seçim, Amerikan güçlerinin 2011’de ülkeden çekilmesinin ardından yapılan ilk seçim olma özelliğini taşıyor.Ülke genelinde genel seçim için kurulan 8 binden fazla seçim merkezindeki 56 bin sandıkta 21 milyon seçmen oy verme işlemi için sandığa gitti. 9 binden fazla adayın parlamentodaki 328 koltuk için mücadele ettiği seçimlerde oy verme işlemi sabah saat 07.00’de başladı. Ülkeye barış ve huzur getireceği ümit edilen seçimlerde oy verme işlemi 18.00’e kadar sürecek.



Seçim merkezlerinde geniş güvenlik önlemleri alınırken bazı seçim merkezlerinin giriş ve çıkışlarına beton bloklar yerleştirildi.



SAAT 21.00’E KADAR ARAÇ YASAĞI



Polis ve askerin güvenliği birlikte sağladığı seçimler için birçok vilayette saat 21.00’e kadar araçların trafiğe çıkması yasak.Irak’ta üçüncü dönemi için yarışan başbakan Nuri El Maliki oy kullandıktan sonra yaptığı açıklamada, “Irak halkını seçim sandıklarına çağırıyorum. Dilerim ki bu olay ülke için büyük bir değişime sebep olur. Allah’ın izniyle başarılı bir seçim kutlayacağız. Bu seçimle terörizmi ve seçimin ertelenmesini isteyenleri yeneceğiz” dedi.



Öte yandan, Irak’ın kuzeyinde bulunan Kerkük yakınlarındaki bir kasabada bombalı saldırı düzenlendiği belirtildi. Olayda oy vermek için seçim merkezine giden 2 kadının hayatını kaybettiği ve beş askerin yaralandığı açıklandı.



Irak sandık başında

Osmangazazi Üniversitesi'nde sandalyeler havada uçuştu


Özel güvenlik görevlilerin müdahale etmeye çalıştığı kavgada sandalyeler, masalar havada uçuştu.Ülkü Ocakları mensuplarından ve sol görüşlü öğrencilerden oluşan yaklaşık 100’er kişilik gruplar, Meşelik Kampüsü Meşelik Kafe önünde toplandı. Özel güvenlik görevlilerinin önlem aldığı olayda, bir süre slogan atan gruplar daha sonra birbirlerine sandalye, masa, soda şişesi ve taş fırlatmaya başladı. Güvenlik görevlilerin araya girerek ayırmaya çalıştığı gruplar bir süre sonra birbirlerinden uzaklaştırıldı. Daha sonra olay yerine çevik kuvvet ekipleri de gelerek tedbir aldı.Öğrenciler arasında ara ara yeninden arbede yaşanırken, grupların bekleyişleri sürüyor.



AYDIN SARIOĞLU – KADİR ÇETİN

ESKİŞEHİR



Osmangazazi Üniversitesi'nde sandalyeler havada uçuştu

Eskişehirspor'dan ırkçılığa hayır


Eskişehirspor’da futbolcular ve teknik heyet antrenman öncesi toplu olarak muzlu poz vererek, Alves’e destek çıktı. Antrenman öncesinde kırmızı-siyahlı takım verdikleri özel pozla “Irkçılığa ayır” mesajı gönderdikten sonra antrenmana başladılar.Öte yandan Eskişehirspor, Spor Toto Süper Lig’in 32. haftasında Cumartesi günü kendi evinde oynayacağı Kayserispor maçının hazırlıklarını bugün yapılan tek antrenman ile devam etti. Kulüp tesislerinde teknik direktör Ertuğrul Sağlam yönetiminde yapılan antrenman ısınma ve çabukluk çalışmaları ile başladı. Ardından 5′e 2 çalışması ve çift kale taktik maç ile antrenman tamamlandı. Diego takımdan ayrı olarak sağlık ekibi gözetiminde çalıştı.Antrenman öncesi takımı ziyaret eden Milli Zafer İlkokulu ve Elbruz Bilge Özel Eğitim Merkezi öğrencileri tatlı ikramında bulunarak futbolculara başarılar diledi.



Eskişehirspor'dan ırkçılığa hayır

‘Çocuklarımıza çığlık atmayı öğretmemiz gerekiyor’


İstemedikleri bir şeyle karşılaştıklarında, istemedikleri bir teklifle ya da zorlamayla karşılaştıklarında çocuklarımızın etraftakileri haberdar edebilmeleri için çığlık atabilmeleri gerekiyor” dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, erken ve zorla evliliklerle mücadele ile çocuklara yönelik yapılacak çalışmalara ilişkin basın toplantısı düzenledi. İslam toplantıda ilk olarak son günlerde gündemde olan kayıp çocuklar ve bu çocuklara yönelik işlenen suçları değerlendirdi.



Konu çocuk olunca geri kalan her şeyin teferruat olduğunu belirten Bakan İslam, “Son günlerde gündemimizi son derece üzücü bir şekilde işgal eden birçok çocukla ilgili suç hadisesi cereyan etti. Bu vesileyle, bu konuda acı çekmiş bütün ailelerimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Pamir’e, Mert’e, Umut’a, Gizem’e ve onlar gibi bu şiddetin kurbanı olmuş bütün çocuklarımıza Allah’tan rahmet diliyorum” diye konuştu.



“BU FACİALARI ORTAYA ÇIKARAN FAİLLER BİZİM ÜLKEMİZE UZAYDAN GELMİYORLAR”



Biran evvel bu hadiseleri ortadan kaldırmamız gerektiğine inandığını kaydeden İslam, “Bununla ilgili topyekûn bir hareket bir mücadele gerekir. Belki en başta şunu söylememiz gerekir. Sevgi adına hareket ettiğini iddia eden bir genç adam, sevdiği kızın kardeşini hunharca öldürebiliyor. Babasıyla iş ilişkisi olduğu bir çocuğu bir genç adam ıssız bir yere götürüyor. İşkenceyle öldürülüyor. Başka çocuklar kaçırılıyor, işkenceye maruz kalıyorlar, şiddete maruz kalıyorlar ve öldürülüyorlar.



Şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor zannediyorum; bizim gibi insani değerleri yüksek olduğunu düşünen, dini inançlarının yüksek olduğunu, düşünen aile kurumunun gelişmiş olduğunu düşünen bir toplumda bu tür facialar nasıl yaşanabilir? Bu faciaları ortaya çıkaran failler bizim ülkemize uzaydan gelmiyorlar. Bu toplumda yetişiyorlar. Bu nasıl oluyor? Bizim toplumumuz bu insan tipini nasıl oluyor da yaratıyor? Aslında düşünmemiz gereken soru temelinde bu ve bu soruyu hep beraber düşünmemiz gerekiyor. Bu soruyu bizim felsefecilerimizin düşünmesi gerekiyor, sosyologlarımızın düşünmesi gerekiyor, din adamlarımızın, ailelerimizin düşünmesi gerekiyor, hepimizin düşünmesi gerekiyor. Biz bu insan tipini nasıl yaratıyoruz toplumda? Bu sorunun cevabını çok acilen bulmamız gerekiyor. Bunu tartışmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.



“BİR YABANCININ HANGİ TALEPLERİNE, HANGİ ÖNERİLERİNE NASIL KARŞILIK VERMESİ GEREKİYOR, BİR ÇOCUĞUN”



Yapılması gerekenlerle ilgili ise Bakan İslam, şunları söyledi: “Bakanlık olarak görevimiz bu tür olaylar vuku bulmadan önce tedbirleri almak. Engelleyecek tedbirleri almak. Biz Bakanlık olarak sadece korumamız altındaki çocuklarla ilgilenmiyoruz. Aynı zamanda toplumumuzda yaşayan bütün çocuklarımızın iyi şekilde yaşamalarını, güvenlikli olmalarını sağlamak konusunda kimi zaman görevlerimiz var. Kimi zamanda koordinasyon vazifesini üstlenmemiz gerekiyor. Son zamanlarda baktığımızda çocuklara karşı işlenen suçlarda yeniden artış eğiliminin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu bütün dünyada böyle ama ne yazık ki bizim ülkemizde de böyle. Onun için bakanlık olarak derhal bu konudaki uygulamalarımızı gözden geçirmeye başladık ve eylem planlarımızı revize etme kararı aldık. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte acil toplantılar yaparak yeni çalışmalar üzerinde durmayı istiyoruz. Bizimde katkılarımızla bunların nasıl revize edileceğini hemen yarından itibaren bu bakanlıklardaki yetkili mercilerle görüşmeye başlayacağız ama ilk söylemem gereken şu olacak; hemen çocuklarımızı ve ailelerimizi bu tür şiddet olaylarına karşı, bu tür taciz ve saldırılara karşı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Bu bilinçlendirmeyi yaparken, ülkede bir panik ortamı yaratmamız gerekiyor.



Kreşlerde, anaokullarında, ilkokullarda bilinçlendirme programları düzenliyoruz. Milli Eğitim Bakanlığının müfredatı içinde bu programlar var ama bunların daha da yaygınlaştırılması lazım. Çocuklara bir takım temel eğitimlerin verilmesi gerekiyor. Aslında bu temel eğitimlerin ana noktası, çocukların kişisel güvenliklerini kendilerinin sağlamalarını kolaylaştırmak ve hazırlamak olacak. Çocuklarımızın çok erken yaşlardan itibaren bir noktayı çok iyi bilerek yetişmesi gerekiyor. Bir yabancıyla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilmeleri gerekiyor. Tıpkı ateşe ellerini uzattıklarında, yanabileceklerini bildikleri gibi. Bir yabancının hangi taleplerine, hangi önerilerine nasıl karşılık vermesi gerekiyor, bir çocuğun.”



“BÜTÜN AİLELERİMİZİN ÇOCUKLARIMIZA KOŞULSUZ SEVGİ GÖSTERMESİ LAZIM”



Ailelere önerilerde bulunan İslam, “Bütün ailelerimizin çocuklarımıza koşulsuz sevgi göstermesi lazım. Çocuklarımız ailelerinin yanında olduğunu bilmeliler. Sevgi ve şefkat çocuklarımızın muhtaç olduğu duygular. Çocuklarımız bu duyguları dışarıda aramamalı. Evin içinde kendi ailesinde bulmalı. Şefkat duygusuyla bir yabancının peşine takılmaktan çocuklarımızı korumamız gerekiyor. Arkadaşlarını tanımamız gerekiyor. Kimlerle muhatap, kimlerle bütün gününü geçiriyor. Bu arkadaşların aileleri nasıl insanlar? Bunu muhakkak bilmemiz gerekiyor. Bir de çocuklarımızın internetten kurdukları arkadaşlıklara, hakim olmamız gerekiyor. Daha küçük yaştaki çocuklarımız için ise acilen alınacak tedbirler aileler tarafından. Çocuklarımızı kontrolsüz bir biçimde dışarıya bırakmamak gerektiği sorunu var. Küçük yaştaki çocuklarımızın hemen öğrenmesi gereken bir başka bilgi de yabancı mesafesini korumak. Çocuklarımızın karşı koyabilmeyi de öğrenmesi gerekiyor. Çocuklarımıza çığlık atmayı öğretmemiz gerekiyor. İstemedikleri bir şeyle karşılaştıklarında, istemedikleri bir teklifle ya da zorlamayla karşılaştıklarında çocuklarımızın etraftakileri haberdar edebilmeleri için çığlık atabilmeleri gerekiyor. Kendilerini koruyabilmek için, ben tehlike altındayım diye etrafı haberdar edebilmek için” şeklinde konuştu.



“BU CİNSEL SALDIRI VE CİNSEL İSTİSMAR SUÇLARIYLA İLGİLİ TASARI ÖNÜMÜZDEKİ HAFTALARDA GÜNDEME ALINACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ”



Adalet Bakanlığı ile çocuk istismarlarına yönelik yasa çalışmasıyla ilgili soruya Bakan İslam, “Bu yasa gündemde. Sayın Adalet Bakanımız ile görüştük, sayın Başbakanımız ile görüştük. Yasayı biran önce Meclis gündemine sokmak üzere harekete geçtik. Bu cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarıyla ilgili kanun maddelerinin yeniden düzenleyen bir tasarı. Önümüzdeki haftalarda gündeme alınacağını düşünüyoruz” diye konuştu.



Kanunla ilgili İslam, “Cinsel suçların ceza oranlarını nispi olarak artıyor. Her türlü cinsel suçun karşısında teklif edilen ceza oranında bir takım artırımlar var. Cinsel suç işleyen failin gerekirse tedavi edilmesini gündeme getiriyor. Kastrasyon denilen madde bu ama bir kastrasyon cezası değil. Ceza uygulaması değil, tedavi uygulaması. Eğer fail hasta olduğu için bu eylemi uyguluyorsa tedavi edilmesi gerekir. Faile karşı hak yoksunlukları getiriyor. Cinsel suç işleyen bir failin sonraki hayatında çocuklara yaklaşmasının engellenmesi söz konusu. Çocuklarla ilgili kurum ve kuruluşlarda bir daha çalışamayacağı gibi düzenlemeler getiriliyor. Evlenme yaşına gelmiş insanların zorla evlendirilmesini de suç olacağını öngörüyor yasa. Kendi koruması altında ya da kendi evinde yaşayan çocuklara karşı cinsel suç işleyenlerin cezaları artırılıyor” ifadelerini kullandı.



Kastrasyon ile ilgili sorulan soruya İslam, “Kastrasyon bir operasyonla yapılan bir işlem. Bu yok. İlaçla tedavi var ya da psikiyatrik tedavi var. Bu tür hastalığı olan faillerin topluma yeniden kazandırılmaları için, tedavi edilmeleri var kanunda” dedi. Cezalarla ilgili üst sınırın sorulması üzerine İslam, “En üst sınır müebbet. Hangi suçun müebbetle yargılanacağını söylemiyorum. En üst yargılama haddi müebbet” diye konuştu. Çocuklara çığlık atmanın öğretilmesi gerektiğiyle ilgili soruya İslam, “Çocuklar gürültü yapsın. Sessiz olmasınlar. Kendilerine yönelen bir şiddetin varlığını hissettikleri anda bunu etraflarına duyursunlar” dedi.



Bakan İslam’ın, “Bu failler bizim ülkemize uzaydan gelmiyor” ifadelerinin sorulması üzerine İslam, “Ben bunun tartışılmasını istiyorum. Bunun sosyologlarımı, felsefe uzmanlarımız tarafından, din bilginlerimiz tarafından, ailelerimiz tarafından tartışılmasını istiyorum. Biz bu konuda araştırmalar yapıyoruz. Bu insan tipi nasıl çıkıyor diye” şeklinde konuştu.



‘Çocuklarımıza çığlık atmayı öğretmemiz gerekiyor’

Üniversite tercihi yapacaklar dikkat


Nişantaşı Üniversitesi, Çınar Koleji’nde gerçekleştirilen Kariyer Günleri’nde açtığı tanıtım standında üniversite tercihi yapacak öğrencilerin sorularını yanıtladı. Öğrencilerin bölüm ve üniversite tercihi yaparken sayısı ve mezunu az olan bölümleri tercih etmeleri gerektiğini söyleyen Nişantaşı Üniversitesi Sivil Havacılık İşletmeciliği Öğretim Görevlisi Tuncel Öz, iyi bir bölüm tercih ederken üniversitelerin sağladığı olanakları da değerlendirmenin önemine vurgu yaptı.



İŞ OLANAĞINI ARTIRAN FAKTÖRLER



Öğrencilerin mezun olduklarındaki rakip sayılarını dikkate almaları gerektiğini belirten Öz, “Mezun sayısı ne kadar az olursa öğrencinin iş olanağı o kadar artar. Nişantaşı Üniversitesi’nde fakülte kısmında havacılık, meslek yüksek okulu kısmında ise sağlık programlarına odaklanmış durumdayız. Bu programlar şu anda çok popüler. Gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için her iki bölüm de hızlı şekilde ilerleme kaydediyor. Bu nedenle öğrenciler bu tür programlara çok talep gösteriyor” şeklinde konuştu.



Pratikte karşılığı bulunan ve sektörle iç içe olan bölümleri tercih etmek gerektiğini belirten Tuncel Öz, “Öğrenciler üniversiteye geldikleri zaman teori olarak eğitim alıyorlar ancak biz Nişantaşı Üniversitesi olarak teorinin üzerine uygulama kısmını da eklemek istiyoruz. Özellikle Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği ve Sağlık Yönetimi gibi programların sektörlerinde büyük açıklar var. Öğrenciler bu bölümlere öncelik verirlerse çok daha rahat iş bulabilirler” dedi.



Özellikle İngilizce ve yurtdışı eğitimleri, yüksek lisans fırsatları ve sektör-üniversite işbirliğinin önemine vurgu yapan Tuncel Öz, “Türkiye’de ortalama yüzde 10’luk bir oranda işsizlik var. Bundan dolayı öğrencilerin temel beklentisi mezun olduktan sonra iş bulabilmek. Bizim temel amacımız öğrencilerin son sınıfa gelene kadar etkili stajlar yapması ve mezun olduktan sonra ise alanında söz sahibi olacağı bir işe sahip olması. Bu nedenle tüm bölümler için hocalarımızın yüzde 90’ı sektörden geliyor. Çünkü sektörden gelen alanındaki uzman isimlerin öğrencilere ders anlatmasının çok güzel geri dönüşleri oluyor. Ayrıca başarılı öğrencileri kendi kurumlarına da davet edebiliyorlar” ifadelerini kullandı.



Banu Ezber



Üniversite tercihi yapacaklar dikkat

Portakal dalında kaldı




Antalya’da portakalı satamayan üretici, ürünleri dallarında bırakmak zorunda kaldı. Ürünün para etmediğinden şikayetçi olan üreticilerden Şefik Palabıyık, “Pazarımız yok. Portakalı 25-30 kuruşa bile alan yok. Biz de portakalı toplamadık. Köyün hemen hemen yarısı ürününü toplamadı. 70-80 ton bahçesini bırakan arkadaşlar var. Çünkü işçi masrafını bile kurtarmıyor” dedi. 1998 yılında portakalın 1 TL ile 90 kuruş arasında fiyatla alıcı bulduğunu belirten Palabıyık, şunları söyledi: “O zamandan bu zamana masrafımız 50 kat arttı. Zirai ilaçların yanına bile yaklaşılmıyor. Mazot pahalı ancak bizim ürünlerimiz 20-30 kuruşa düştü.”



MASRAFLARI KARŞILAMAK İÇİN TARLALAR SATILIYOR



Yirmi yıldır portakal üretimi ve paketleme işi yaptığını ancak artık mücadele edemeyip bıraktığını söyleyen Ramazan Palabıyık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna karşıydık ancak bu iş artık bizi beslemiyor ve tek kurtuluşumuz imar. Bırakın para kazanıp ev geçindirmeyi, masrafını karşılayamıyoruz. Gübre, mazot, su satın alma sıkıntımız var. Köylü perişan. Masraflarını karşılayabilmek için tarlalarını dönüm dönüm satıyor. Köyümüzün yüzde 50’si satıldı.”



İÇ PİYASADA ÜRÜN ARTTI



Bir başka çiftçi Şeref Palabıyık da portakalların ağaçta kalmasını üretimin artmasına, iç piyasadaki ürünlerin tüketilememesine ve ihraç edilmemesine bağladı. Palabıyık, iç piyasadaki ürünün arttığını belirterek “Adana’dan Mersin’e, Manisa’dan Alanya’ya kadar portakal, narenciye çoğaldı. Çoğalınca iç piyasada erimiyor. İhracat olması lazım. İhracat olmayınca ürünler elde kaldı. Bir işçinin yevmiyesi 50 lira ama 50 liralık portakal toplamıyor” diye konuştu.



Gübre ve ilaç fiyatının çok yüksek olduğundan yakınan Palabıyık, sözlerini şöyle tamamladı: “Girdiler çok yükseldi ancak portakal 10 senedir 20-30 kuruş civarında geziyor. Yani insanlar mağdur, yapacak bir şey kalmadı herkes toprak satmaya başladı. Bu tarlalar kendi haline olmuyor. Karşıdan bakanlar çam ağacı gibi kendi kendine oluyor sanabilir ama bu tarlaların yılda 7-8 defa sulaması var 2-3 defa sürülmesi, budanması, ilaçlanması var.”



Portakal dalında kaldı

Sobadan zehirlenen 1 kişi hastaneye kaldırıldı


Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Huğlu Mahallesi’nde oturan A.B. yattığı odada sabah saatlerinde yakınları tarafından hareketsiz vaziyette bulundu. Sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendiği şüphesiyle Beyşehir Devlet Hastanesi’ne kaldırılan A.B. tedavi altına alındı.



Sobadan zehirlenen 1 kişi hastaneye kaldırıldı

Seedorf Galatasaray'a iddiası


İtalyan La Gazzetta dello Sport gazetesi, Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini‘nin takımdan ayrılacağını, yerine ise sezon sonunda AC Milan’dan ayrılmasına kesin gözüyle bakılan genç teknik adam Clarence Seedorf’un geçeceği iddiasında bulundu.



Başarısız bir sezon geçiren AC Milan’da teknik direktör Clarence Seedorf’un gelecek sezonda takımın başında kalma ihtimalini yüzde 10 olarak belirten gazete, Hollandalı teknik adamın önümüzdeki yıl Galatasaray’ı çalıştırma ihtimalini ise yüzde 40 olarak gösterdi.



Sezon ortasında Allegri’nin yerine gelen ve ilk teknik direktörlük deneyimini yaşayan Seedorf’un yerine en güçlü aday ise gene Milan’ın eski futbolcusu Filippo İnzaghi olarak gösteriliyor. Halen Milan altyapısında çalışan İnzaghi’nin yanı sıra diğer adayların ise Roberto Donadoni, Zenit’ten ayrılan Luciano Spalletti ve Galatasaray teknik direktörü Roberto Mancini olarak belirtildi.



Gazete Roberto Mancini‘nin Galatasaray’da kalma ihtimalini yüzde 40 olduğunu vurgularken, İtalyan hocanın Tottenham’ın başına geçmesine veya başka bir takım çalıştırmasına yüzde 30 ihtimal verdi.



BURAK ORTAHAMAMCILAR

MİLANO




Seedorf Galatasaray'a iddiası

AK Parti Grup Başkanvekili Aydın’dan ‘1 Mayıs’ mesajı


Ahmet Aydın, yayınladığı mesajında 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün bu yılda coşku ve heyecanla yurdun dört bir yanında kutlanılacağını belirtti.Ahmet Aydın mesajında şu ifadeleri kullandı:“Tüm çalışanların sorunlarının ele alınarak, çağdaş ve dinamik projelerin üretilerek, alın terinin ve emeğin her zaman ön planda tutularak yaşam standartlarının yükseltilmesi için çalışmalarımız her zaman olduğu gibi olanca hızıyla devam etmektedir.



Bu maksatla AK Parti iktidarı döneminde 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiş, emek ve dayanışma günü olarak tüm milletimizce huzur ortamında kutlanabilmesi için imkan sağlanmıştır.Bu güzel ve anlamlı günün kardeşliğin, huzurun, barışın ve dayanışmanın simgesi olması ve 1 Mayıs’ın sevinç içerisinde kutlanılması en büyük arzumuzdur. Bu manada AK Parti iktidarı ve hükümetimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs’a sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşmaya devam etmektedir.



Türkiye’nin yarınlarını aydınlatacak ve toplumumuzu birbirinden uzaklaştıran değil yaklaştıran etkinliklerin damgasını vurduğu nice 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günleri dileğiyle tüm çalışanlarımızı ve emekçilerimizi bir kez daha tebrik ediyor, ülkemize ve milletimize hayırlara vesile olmasını diliyorum.”



AHMET ARSLANTA



AK Parti Grup Başkanvekili Aydın’dan ‘1 Mayıs’ mesajı

BMC'ye 725 milyon lira teklif


TMSF tarafından 985 milyon lira muhammen bedelle satışa çıkartılan BMC için bugün düzenlenen ihalede tek teklif Ethem Sancak’ın sahibi olduğu Es Mali Yatırım ve Danışmanlık’tan geldi. İhalede en yüksek teklif 725 milyon lira oldu.



Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Çukurova Holding’den yönetimini devraldığı ağır ve zırhlı araç üreticisi BMC Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nün satış ihalesini, yüksek katılım sağlanması amacıyla 10 Nisan’dan 30 Nisan tarihine ertelenmişti. BMC için bugün düzenlenen ihalede tek teklif Ethem Sancak’ın sahibi olduğu Es Mali Yatırım ve Danışmanlık’tan geldi. BMC için ES Mali Yatırımve Danışmanlık Anonim Şirketi tarafından kapalı zarf usulü ile 540 milyon Türk Lirası teklif verildi. İhale Komisyonu BMC’nin 985 milyon lira muhammen bedelle ihaleye çıktığını belirterek ES Mali Yatırım ve Danışmanlık Anonim Şirketi’ne katılım fiyatını artırması söyledi. Firma teklifini 550 milyon Türk Lirası’na çıkardı. İhale komisyonu Başkanı teklifin yükseltilmesini istemesi üzerine Sancak, tekliflerini 650 milyon liraya çıkarttı. Sancak, bu arada 700 milyon lira gibi bir rakam söyleyince, ihale komisyonu başkanı “Ben 700 milyon rakamını aldım” dedi.



Sıkı pazarlıkla geçen ihalede sıcak diyaloglar yaşandı. İhale Komisyonu Başkanı, “700 milyon lira yetmez. Bir atak daha rica ediyorum. Canlı yayındayız 700 milyon lira rakamını aldım. Bedel 985 milyon lira biliyorsunuz. Sizin ülke sevginiz ve BMC’ye gösterdiğiniz bu ilgi paraya da dönüşecektir. Önce memleket, önce BMC. 285 milyon lira açığınız var” dedi. Ethem Sancak, mola istedi.



Mola sonrası Ethem Sancak, “Çam sakızı çoban armağanı şeklinde teklifimizi süslüyoruz, 710 milyon dolar teklifini veriyoruz pardon 710 milyon Türk Lirası” dedi. İhale komisyonu Başkanı, “10 milyonla olmaz. 985 milyon muhammen bedelle başladığımız ihalede, 710 milyon lira verildi. Biraz daha çıkaralım bu fiyatı. 710 milyon liraya ulaştığınız teklifinizde yeni rakamlar istiyorum” demesi üzerine Sancak teklifini 725 milyon liraya çıkarttı. İhale komisyonu başkanı, “750 yapamaz mıyız?” sorusuna Sancak, “750 yaparsak Cuma günü pazarlığa limitimiz kalmaz” şeklinde cevap verdi teklifini 725 milyon lirada tuttu.



İhalede verilen 725 milyon liralık teklif tekrar görüşülecek.



BMC'ye 725 milyon lira teklif

İşler'den Alman Cumhurbaşkanı’na tepki


Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, TGRT Haber’de yayınlanan ‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. İşler, sunuculuğunu TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın yaptığı programda, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol, Türkiye Gazetesi Ankara Temsilci Yardımcısı Ercan Gürses’in sorularını cevapladı ve gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

İşler, Alman Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarıyla ilgili olarak, “Alman Cumhurbaşkanı’nın nezaket kurallarını aşarak, içişlerimize karışır tarzda konuşması tahammül edilebilir bir durum değil. Buna gerekli tepkiyi Başbakanımız verdi. Doğrudan bizim içişlerimize müdahale eder tarzda konuşuyor. Ve bunu, Türkiye’nin Başkenti Ankara’da yapıyor. Bu, yapmaması gereken ve diplomasi kurallarını aşan bir durum. ‘Bunu niye yaptı?’ Sorusunu sormak lazım. Olayları biraz geriye götürdüğünüz zaman, gezi olaylarına ve sonrasına baktığınız zaman, Türkiye üzerinde bir siyaset mühendisliği yapıldığı görülüyor. Gezi olayları yaşandı. Ardından 17 Aralık olayları yaşandı. Gezi olayları, Türkiye’nin imajını zedelemek, AK Parti’yi ve Türkiye’yi bitirmek için planlanan bir organizasyondu. Ama başaramadılar. Sayın Başbakanımızın bu kadar kararlı durumunu hesap edemediler. Eski siyasetçilerle karıştırdılar ve orada baltayı taşa vurdular. Başbakanımızın kararlı durumu Gezi olaylarını boşa çıkardı. Aynı zamanda Brezilya’da olaylar çıktı. Brezilya Devlet Başkanı çıktı özür diledi ama netice beklediği gibi olmadı. Aynı şey Ukrayna’da da oldu” ifadelerini kullandı.



Sosyal medyanın son yıllarda silah olarak kullanıldığını söyleyen Başbakan Yardımcısı İşler, “Sosyal medya, meydanında önüne geçti. Belli ülkelerde sosyal medya aracılığıyla toplum mühendisliği yapılıyor. Bu Türkiye’de de yapılıyor. Gezi olaylarına baktığınız zaman bu kadar hızlı bir şekilde organize olmaları hep Twitter üzerinden oldu, Facebook üzerinden oldu. Bundan bizim sosyal medyaya karşı olduğumuz anlamı çıkmasın. Biz, bu ülkede özgürlüklerin dairesini bugüne kadar genişlettik ve bundan sonra da genişleteceğiz. Bizim kadromuz, kararlıdır, dirayetlidir ve inşallah dediğimiz değişimlerin, dönüşümlerin hepsini gerçekleştireceğiz” diye konuştu.



“MERKEL GELSEYDİ, BÖYLE BİR KONUŞMA YAPAMAZDI”

Almanya Cumhurbaşkanı’nın sembolik bir makamı temsil eden birisi olduğunu, Almanya’da çok etkisi olan birisi olmadığını belirten İşler, “Mesela, sorumluluk sahibi biri olsaydı, Merkel gelseydi, burada böyle bir konuşma yapmazdı. Daha doğrusu yapamazdı. Yapmak da istemezdi. Çünkü bunun nereye gideceğini çok iyi hesaplardı. Eskiden bunlar gelirdi konuşurlardı. Eskiden, devlet başkanları gelip bunları gelip konuşmaya tenezzül etmezlerdi. Bir tane memurlarını gönderirlerdi, onlar konuşurdu. Türkiye’yi aşağılarlardı, ondan sonra kimsenin sesi çıkmazdı. Şimdi bu şekilde bir densizliği yaptı ve en şiddetli şekilde ülkemizin Başbakanı’ndan gerekli cevabı aldı. Eğer siz haddi aşarsanız, karşılığını misliyle alırsınız” şeklinde konuştu.



“ÖLEN MÜSLÜMAN OLDUĞU ZAMAN KİMSENİN SESİ ÇIKMIYOR”

“Almanya Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu gün, dünyada çok önemli olaylar oldu” diyen İşler şunları kaydetti:

“Avrupa, kendisini demokrasinin beşiği olarak görüyor. Mısır’da 680 tane idam kararı çıktı ve bizim Sayın Cumhurbaşkanımız, bunun kabul edilemez olduğunu, Mısır’a yazık olduğunu diplomatik bir dille söyledi. Almanya’nın Cumhurbaşkanı o konuda hiçbir şey söylemedi. Daha önce de idam cezaları çıktı, yine bir şey demediler. Daha önce darbe yapıldı, oylarına sahip çıkanlara katliam yapıldı, çıkıp bir şey demediler. Bunun adı çifte standarttır. Suriye konusu da var. Batı’nın çifte standardı var. Batı, yeri geliyor hayvan hakları konusunda dünyayı ayağa kaldırıyor. Ama ölen Müslüman olduğu zaman hiç kimsenin sesi çıkmıyor.”



“HAŞİM KILIÇ, ÇEVİK BİR GİBİ FİNALİ KÖTÜ YAPTI “

Emrullah İşler, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın siyasi açıklamaları için, “Emekliliği yaklaşıyor; yeni heyecanı, farklı hevesleri olabilir. Ama hatırlayın; 28 Şubat’ın dirayetli komutanı, generali Çevik Bir’in de benzer bir hevesi vardı. Can Dündar’ın programında işi bitti. Bir soru soruldu, bir cevap verdi ve kendini bitirdi. Siyaset yapmak böyle bir şey… Haddinizi bileceksiniz, boyunuzu bileceksiniz. Haşim Kılıç da, verdiği kararlar, kullandığı oylar, kritik zamanda durduğu yer bakımından sevilen, takdir edilen birisiydi. Ama finali kötü yaptı” diye konuştu.



“BİZİM İÇİN BU MUHALEFET BİR HANDİKAP”

17 Aralık sürecinde yaşananlara da değinen İşler, “Halk, atılan iftiraları gördü. Seçimde sandığa gömüldüler; ama hala aynı argümanları kullanıyorlar. Bu, bunların bitmiş olduğunun göstergesi. Muhalefetin dağarcığı boş. Muhalefet, yerel seçim kampanyasını kutu üzerinden yaptı. Millet de onları o kutuya hapsetti. Hala aynı kutunun içinde hapsoldukları için başka bir şey göremiyorlar maalesef. Muhalefete sesleniyorum; artık o kutunun içinden çıkın, bunun için bir çaba sarf edin de bu millete yeni bir şeyler söyleyin. Türkiye’nin en büyük eksikliği muhalefetin olmaması. Vizyonsuz, iddiasız bir muhalefet söz konusu. Bu biz iktidar partisi için de bir handikap” dedi.



“ÜLKENİN FİİLİ OLARAK YA BAŞKANLIK YA DA YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMESİ LAZIM”

İşler, Cumhurbaşkanlığı Seçimleri konusunda şöyle konuştu: “Darbe Anayasası’nın değişmesi için, yeni bir anayasa yapmak için, aslında heyecanlı olması gereken muhalefet, önümüze takozlar koyuyor. Bunlara karşı çıkarken de, Başbakan’ın kişiliği üzerinden eleştiriler yapıyorlar. Siz bu ülkede sivil, modern, çağdaş bir anayasa yapacaksınız; bu olmasın diye de, bunu Başbakan’ın kişiliği üzerinden tartışacaksınız. Böyle şey olamaz! Muhalefetin durumu bu… Şunu anlamıyorlar; yahu biz faniyiz, Recep Tayyip Erdoğan bugün var, yarın hiçbirimiz olmayabiliriz. Bu makamlar geçici… Gelin birlikte bu sistemi doğru, düzgün kuralım. Şimdi doğrudan halkın seçeceği bir Cumhurbaşkanı olacak. Peki; milletin seçmiş olduğu cumhurbaşkanı, parlamentonun yetkileri ile oturur mu orada… Dolayısıyla ülkenin fiili olarak ya başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçmesi lazım.”



“PARALEL YAPI, DEVLETTEN SÖKÜP ATILACAK”

‘Vatansever yargıçlara ihtiyacımız var’ diyen Emrullah İşler, “Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusunda Amerika Birleşik Devletleri’nden şimdilik herhangi bir yasal girişimimiz olmadı. Ancak böyle bir adım atarsak, karşı tarafın gerekeni yapacağını da biliyoruz. Fethullah Gülen’e nasıl bir isnat edileceğine yargı karar verecek. Bizim onlara, ‘şu yönde bir ithamda bulunulsun’ deme irademiz yok. Hukuki şartlar oluştuğunda, yargının çağrısıyla sonuç alınır. Bu yapı ile mücadele sonuna kadar yapılacak ve bu örgüt devlette bitirilecek. Şu ana kadar büyük güç kaybettiler” ifadelerini kullandı.



“AMAÇ BAYRAMSA, HER YER TAKSİM’DİR”

Başbakan’ın gece 12.00′den önce evine gitmediğini, günde 18 saat mesai yaptığını, devletine gönülden ve milletine aşk derecesinde bağlı olduğunu anlatan İşler, “Sendikaların Taksim ısrarı, iyi niyetli değil. Gelişmiş ülkelerde, isteyen istediği yerde gösteri yapamaz. Kanunlar ne derse, yönetenler nereyi gösterirse orada miting yapılır. Burası bu iş için uygun değil. Bunlar gerilim istiyor. Sokakları, terörize etmek istiyorlar. Şehrin göbeğini çatışma alanına çevirmek niyetindeler. Amaç bayramsa her yer Taksim’dir. Şimdi Taksim için güvenlik güçleri ile çatışmaya girecekler, sonra ‘baskıydı, şiddetti, diktatördü’ olayı buralara getirmek isteyecekler. Birileri toplumu germek istiyor. Çatışmaya, gözyaşına, yaralanmaya artık vaktimiz yok. Ülkenin ilerlemesini yavaşlatıyorlar; bunlara artık müsaade etmeyin” çağrısı yaptı.



ONUR EMRE DURAK



İşler'den Alman Cumhurbaşkanı’na tepki

‘Türkiye’ye bağlanmak istemeleri ne kadar saçmaysa...’


Kırımlı lider Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, “Almanya’da yaşayan Türklerin, referanduma gidip ‘Türkiye’ye bağlanmak istiyoruz’ demeleri ne kadar saçmaysa, Kırım’daki referandum da o kadar saçmadır” dedi.Kırım Tatarlarının milli lideri ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Alman Tarih Müzesi’nde düzenlenen Kaçış, Sınırdışı ve Uzlaşma Vakfı’nın dün akşamı düzenlediği Kırım konulu konferansı için Berlin’e geldi.



Sunuculuğunu Alman Tarihçisi Prof. Dr. Michael Stürmer’n yaptığı ve Doğu Avrupa Tarihçisi Prof. Dr. Frank Golczewski ile Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Otto Luchterhandt’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansta yaklaşık 300 kişiye konuşan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım’ın geçmişi ve şimdiki durumu hakkında bilgiler verdi. Kırımoğlu toplantıda yaptığı konuşmada, “Almanya’da 3,5 milyon Türk yaşıyor. Burada yaşayan Türklerin, referanduma gidip ‘Türkiye’ye bağlanmak istiyoruz’ demeleri ne kadar saçmaysa, Kırım’daki referandum da o kadar saçmadır” dedi.



Kırımoğlu, “Kırım’da yaşayan 5 bin Tatar halihazırda memleketlerini terk etti. Biz Kırım’ı terk etmemeleri gerektiğini söylüyoruz. Avrupa Birliği ve Amerika’nın uyguladığı yaptırımların Almanya’nın desteğiyle daha çok artırılmasının ve devam etmesi gerekiyor” dedi.



“TAMAMEN YALAN”



Kırımoğlu konferansın ardından İHA’ya yaptığı açıklamada, Rusya’nın yaptığı referanduma Tatarların ve Ukraynalıların çok büyük bir bölümünün katılmadığını ve bu referandumun tamamen yalan olduğunu belirtti. Kırımoğlu, “Putin ile referandumdan önce yarım saat kadar telefonla görüşmemiz olmuştu. O kendi fikirlerini söyledi, ben kendi fikirlerimi söyledim, bir anlaşmaya varamadık. Putin, ‘Biz Kırım Tatarlarına yardımcı olmak istiyoruz, sorunlarını çözeceğiz’ dedi. Ben de ‘Sizin yapacağınız en büyük yardım kendi askerlerinizi hızlı bir şekilde topraklarımızdan çıkarmanızdır.



Kalan sorunları devletler düzeyinde Ukrayna ve Rusya ile anlaşmaya vararak çözebiliriz. Fakat bu sizin yaptığınız çözüm değil’ dedim. Yapılacak referandumun yararlı olmayacağını, haksız olduğunu ve hiç kimsenin tanımayacağını, anlatmaya çalıştım. Maalesef kendi fikri değişmedi. Kırım yarımadası elektriğinin yüzde 90’ı ile suyunun yüzde 80’ini Ukrayna’dan alıyor. Eğer Ukrayna işgal edilmiş topraklara ve oradaki insanlara bir düşmanlık yapacak olsaydı, Kırım tamamıyla elektriksiz ve susuz kalacaktı. Ukrayna böyle bir şey yapmıyor. Orada Ukrayna vatandaşları, Kırım Tatarları var” diye konuştu.



19 Nisan 2019 tarihine kadar Rusya’nın giriş yasağı uyguladığı Kırımoğlu, “Ukrayna Parlamentosunda kararlar alınmıştı. Şu anki Kırım yönetimi Ukrayna Parlamentosunda karar alan Milletvekilleri için Rusya’ya giriş yasağı uyguladılar. Ben de oy kullandığım için ilk önce yasaklı listesinde göstermişler, sona listeden çıkartmışlar. 19 Nisan’da Kırım’a girdiğimde çok problem çıkardılar.



Nihayet Moskova’dan bir emir geldi, ’serbest bırakın’ dediler. İki gün sonra geri döndüğümde yine bir belge okudular ve Rusya’ya 5 yıl girmemin yasak olduğunu söylediler. Benim aslında Rusya’ya gitmeye niyetim yok. Ama onlar Kırım’ı da Rusya toprakları olarak sayıyor. Fakat sonradan böyle bir kararın olmadığını söylediler. Sonra Rusya Parlamentosundan bir kişi Kırım’da huzursuzluk çıkaran kişilere bu kararın uygulanacağını ve yasakların devam edeceğini söyledi. Onun için tam karar alındı mı alınmadı mı söylemek zor” diye konuştu.



‘Türkiye’ye bağlanmak istemeleri ne kadar saçmaysa...’

Engelli kadının dolmuşta başına gelmeyen kalmadı


Çiğdem Kargal, Cumartesi günü Armutalan’dan, Marmaris şehir merkezi’ndeki iş yerine gitmek için bir dolmuşa bindi. Engelli kartı bulunan genç kadın, dolmuşlardan ücretsiz yararlanıyordu. İddiaya göre; Sabah işe gitmek için dolmuşa binen Kargal, araçtan inmek üzereyken şoför İ.S, kapıları kapatıp kadından ücret talep etti. Hemen her gün bindiği dolmuştan ücret talep edilmesine şaşıran kadın engelli kartını gösterdi. Ancak İ.S, ‘bugün hafta sonu ücret ödemen gerekiyor, ödemezsen seni aldığım yere geri götürürüm ‘ diyerek kadının yüzüne demir para fırlattı. 15 dakika boyunca dolmuşun içinde hapis kalan engelli kadın yaşadıklarını dolmuş hattının yetkililerine anlatmak için gittiğinde de yine aynı saldırgan tavırla karşılaştı. Çiğdem Kargal, şoför İ.S’nin cezalandırılmasını, Marmaris’te de halk otobüsü uygulamasının başlamasını istedi.



Armutalan 51. Nolu Taşıyıcılar Kooperatifi Başkanı Hayati Akgül, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Çiğdem Kargal’ın kendilerine dilekçe ile başvurduğunu kaydetti. Akgül, kooperatif yönetimi olarak, başvuruyu değerlendirdiklerini, dolmuş şoförü İ.S’ye gerekli cezanın verileceğini söyledi.



Engelli kadının dolmuşta başına gelmeyen kalmadı

Onur ve Olcan kalacak mı?


Hacıosmanoğlu, ticaret yapmak için değil, Trabzonspor’u şampiyonluğa taşımak için görevde olduklarını belirterek, “Biz istemedikten sonra kimse oyuncumuzu alamaz” dedi.



Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, bordo-mavili takımın sözleşmeli oyuncuları kaleci Onur Recep Kıvrak ve Olcan Adın hakkında ortaya atılan transfer iddialarına net cevap verdi. Bu konuda taraftarların rahat olmasını isteyen Hacıosamnoğlu, Trabzonspor’un menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapacaklarından hiç kimsenin kuşkusu olmaması gerektiğini belirterek, “Onur’un serbest kalır maddesi vardı onu kaldırdık. Onur, dünyada iyi kazanan kalecileri arasında ilk 10’a girer. Eğer siz şampiyonluğa oynayacağım diyorsanız elinizdeki değerleri korursunuz. Bizde Trabzonspor menfaatleri ne gerektiriyorsa onu yapıyoruz. İnancı bizimle olan hiçbir oyuncumuzu bırakmaya niyetimiz yok. Trabzonspor taraftarları bu konuda rahat olsunlar. Biz bu işin ticaretini yapmıyoruz. Trabzonspor şampiyonluğa taşıyacak kadronun temellerini oluşturmak için bu görevdeyiz. Bu işin ticaretini yapacağım diyorsanız oyuncularınızı satarsınız” diye konuştu.



Adı Galatasaray ve Beşiktaş gibi takımlarla anılan Olcan Adın içinde Hacıosmanoğlu, “Biz istemediğimiz sürece hiçbir oyuncumuz takımdan gitmek istemez. Olcan’ın bir yıl daha sözleşmesi varve sezon bittiği zaman oturup konuşucağız. Şartlarda uyuşursak anlaşacağız. Şimdilik bir sıkıntı yok. Oyuncu Trabzonspor’da mutlu olduğunu ve kalmak istediğini belirtiliyor. Şartlarda uyuşursak anlaşırız. Anlaşamadığmız bir durumda da zaten bir yıl sözleşmesi var futbolunu oynar” dedi.



BEŞİKTAŞ COLMAN’I İSTİYOR



Şampiyonlar Ligi’ne gitmesi dahilinde kadrosunu güçlendirmek isteyen Beşiktaş, Trabzonspor’da kadro dışı kalan Arjantinli oyuncu Gustavo Colman’ı transfer etmek için girişimlere başladığı öğrenildi. Zokora’nın sözleşmesini karşılıklı fesh etmesinin ardından, yönetimden bonservisini isteyen ancak olumsuz yanıt alan Colman’ı sezon sonunda almak isteyen kulüplerin olması nedeniyle bordo-mavili kulüp bu oyuncuyu bonservisiyle birlikte verip, maddi bir gelir elde etmeyi planlıyor. Arjantinli oyuncu Colman’ı, İstanbul takımlarından Beşiktaş ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un isteyen takımlar arasında yer aldığı öğrenildi.



Trabzonspor ile Beşiktaş arasında transfer pazarlığı gerçekleşmesi halinde bordo-mavili kulübün takas olarak Mustafa Pektemek’i isteyeceği belirtiliyor. 2008 yılından beri Trabzonspor forması giyen Colman için geçtiğimiz günlerde başkan İbrahim Hacıosmanoğlu, “Colman Trabzonspor’daki misyonunun tamamlamış” ifadesini kullanmıştı.



Onur ve Olcan kalacak mı?

Beko: ‘Akıl dışı yasağa karşı Taksim’deyiz’


Sendika ve sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu 1 Mayıs Komitesi, Taksim’deki kutlamalarla ilgili DİSK Genel Merkezi’nde açıklama yaptı.Komite adına konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Kani Beko, “Akıl dışı ve hukuk dışı yasağa karşı biz Taksim’deyiz. Türkiye 2014 1 Mayısı’na AKP hükümetinin ilan ettiği fiili sıkı yönetim koşullarında giriyoruz. Taksim kutlamaları hükümetin çelişkili, akıl dışı ve hukuk dışı yasağı ile engellenmek istenmektedir. Uzun mücadeleler sonucu 2010,2011 ve 2012‘de gerçekleştirilen 1 Mayıs kutlamaları hala açıklanmayan gerekçelerle maalesef yasaklanmaktadır” dedi.



1 Mayıs yasağını eleştiren Beko, “Konu ile ilgili mahkeme kararlarına uymamak, hele hele anayasaya göre en üst yargı organı sayılan uluslararası mahkeme kararlarını yok saymak hukuk dışıdır. ‘İşçiler çıkarsa kent yaşamı olumsuz etkilenir’ diyerek tüm kentte sıkı yönetim ilan etmek, ulaşımı engellemek akıl dışıdır. Biz 1 Mayıs 2014 Komitesi bileşenleri olarak hükümeti akla, hukuka çağırdık. İstanbul Valisi ile ilk yaptığımız görüşmenin ardından diyalog kapısı son ana kadar açık kalmasını istedik” diye konuştu.



“Biz halkımıza güveniyoruz” diye Beko şunları söyledi: “Sizler tek bir kişinin ağzından çıkanın kanur olamayacağını geçtiğimiz yıl Mayıs ayından beri gösterdiniz. Şimdi 1 Mayıs’ta Türkiye’nin eski Türkiye olamayacağını iktidara hatırlatmak şart olmuştur. 1 Mayıs günü her yol Taksim’e çıkacak. Emek, özgürlük, adalet, barış için mücadelemiz devam edecektir”Açıklamaların ardından basın mensuplarını sorularını da yanıtlayan Beko, İstanbul Valiliği’nin bu sabah yaptığı açıklamanın hatırlatılması üzerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını hatırlattı.



2008 yılında DİSK ve KESK’in AİHM’e başvurduğunu söyleyen Beko, “2008 yılında açılan davanın kararında şöyle bir ifade var; 1977 yılında Taksim’de yaşanan olaylardan dolayı DİSK ve KESK’in üyelerine karşı sorumluluğu vardır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yapılacak kutlamalara yardımcı olması gerekir. Hadise böyleyken İstanbul valisi ve içişleri bakanın yapacağı tek şey Taksim’de kutlanacak 1 Mayıs’ta hükümet kutlamalara yardımcı olmalıdır. AİHM’e taraf bir ülkeyiz. Kararları sayın başbakan, içişleri bakanı ve İstanbul Valisi’ni bu kararlara saygı duymaları gerektiği inancındayız” şeklinde konuştu.



İstanbul Valiliği’nin geçtiğimiz dönemde de istihbarat bilgilerini ve terör saldırısı ihtimalini öne sürdüğünü anlatan Beko, “AİHM bunu ikna edici bulmamış ve kararda şöyle demiş; ‘Kamu düzeninin bozulmasına ilişkin farazi bir risk barışçı bir toplantının yasaklanması için meşru bir neden değildir’ Valiliğin 2008’deki yasağı mahkeme kararı ile haksız bulunmuş. 2014 yasağı da hukuk dışı bir yasatır. 2008 yılında da valilik buna benzer bir açıklama yapmış ama AİHM bu kararların doğru olmadığını karara bağlamıştır” dedi.



Geçtiğimiz yıl da İstanbul’da adeta bir sıkı yönetim ilan edildiğini anlatan Beko, “Daha önceki yıllarda Taksim’de kimsenin burnu kanamadan kutlamalar yapmıştı. Demek ki devlet müdahalesi olmazsa birlik beraberlik içinde 1 Mayıs kutlamalarını becerebiliyorlar. İstanbul halkına daha fazla işkence yapmanın doğru olmadığını ifade etmek itiyoruz. Arkadaşlar mutlaka buralara gelecekler. Geçen yıl buraya gelebilmek için 3 taksi değiştirdim. Vatandaşların seyahat özgürlüğünü Vali’nin kısıtlamaması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.



Kani Beko Taksim’de kutlamalara izin verilmesi durumunda herhangi bir olumsuzluk yaşanmayacağının garantisini de vererek şunları söyledi:

“Geçmişte defalarca ifade ettik. 2010, 2011 ve 2012 yılında kimsenin burnu kanamadı. Şunu anlamakta fayda var. 1976 yılında Taksim’de milyonlarca insan bir arada 1 Mayıs kutlamaları yaparken de kimsenin burnu kanamadı. Ama 1977 yılında otel çatılarından işçi arkadaşlarıma ateş açıldı.



37 arkadaşımız katledildi. Bunların katilleri hala bulunamadı. Demek ki polis müdahale etmezse, devlet müdahale etmezse burada bir provokasyon içine girmezlerse 1976 1 Mayısı’nda, 2010, 2011 ve 2012’de olduğu gibi hiç kimsenin burnu kanamadan kutlamanın garantisini verebiliriz. Yeter ki polis müdahale etmesin”.



ERHAN YILMAZ



Beko: ‘Akıl dışı yasağa karşı Taksim’deyiz’

Eskişehir’den turizm meslek yasası taslağı


Turizm işletmecileri ile bir araya gelen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Turizm Fakültesi öğretim üyeleri, Turizm Meslek Yasası’nın oluşturulması için bir taslak hazırladı. Sektörde nitelikli personel çalıştırmanın zorunlu hale gelmesini öngören yasa taslağı, mevcut personellerin kayıt altına alınmasını ve bundan sonra sektörde sadece Turizm ile ilgili diploması olan kişilerin istihdam edilebilmesini sağlamayı amaçlıyor.



Konuyla ilgili açıklamada bulunan Turistik İşletme Yöneticileri, Personeli ve Avrupa Birliği Turizm Personeli ile İlişkiler Derneği (TİYADER) Başkanı ve ESOGÜ Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Erbaş, turizm alanında bilgisiz personel çalıştırmanın sektöre büyük zararlar verdiğini belirterek, hazırladıkları yasa taslağı ile turizm alanı mezunlarını sektöre entegre etmeyi, mevcut personeli kayıt altına almayı ve bundan sonra sadece diplomalı olanları sektörde çalıştırmayı hedeflediklerini söyledi.



TİYADER Başkan Yardımcısı ve ESOGÜ Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rahman Temizkan ise Türkiye’ye daha çok gelir seviyesi düşük turistlerin gelmesinin nedeninin sektörde kalifiye olmayan personel çalıştırılması olduğunu söyledi. Turizm Meslek Yasası’nın zaman kaybedilmeden çıkarılması gereğine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Rahman Temizkan, olumsuz davranışlarla karşılaşan turistlerin bunlara reaksiyonunun, olumsuzlukların yaşandığı bölge veya tesise bir daha gelmemekten öte bir daha Türkiye’ye gelmemek şeklinde olabildiğinin altını çizdi.



Eskişehir’den turizm meslek yasası taslağı

'Konuşmayın mesajlaşın'


Elektromanyetik kirliliğin insan üzerindeki olumsuz etki bıraktığını belirten Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Elektromanyetik Alanlar ve Mikrodalga Tekniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci, gençlere bir takım uyarılarda bulundu. Elektrikli cihazlar piyasaya çıkmadan önce bilimsel araştırmalar ve testlerden geçtiğini ancak testler yapıldı diye cihazların insan sağlığına zarar vermeyeceği anlamı taşımadığını belirten Prof. Dr. Osman Çerezci, şöyle konuştu: “Mikrodalga fırın çalışırken, bir metre yakınında durmamak gerekir. Çünkü mikrodalga fırın içerisinde kuvvetli bir şekilde elektromanyetik dalga yayıyor ve içerisindeki gıdayı ısıtıyor. Ancak penceresinden, kablo geçiş aralıklarından ve arkasından önemli ölçü de de sızıntı yapıyor. İçerisindeki gıdayı ısıtırken dışarıdaki insana da olumsuz etki yapabilir.”



Duyu organların elektromanyetik kirliliği algılayamadığını ifade eden Çerezci, şunları söyledi: “Herkes eğer imkanı varsa evinin içindeki elektromanyetik radyasyon yayıcı yani elektrikle çalışan tüm cihazları kontrol etmesi lazım. Cihazların üzerinde bulunan uyarılara mutlaka titizlikle uymaları gerekiyor. Mesela bilgisayarda otururken 20-25 santimetrelik mesafeyi korumak gerekiyor. Bu arada cep telefonunu da unutmamak gerekiyor, radyasyon kaynağı açısından en potansiyel etkili bir cihaz. Beyne ve göze en yakın tutulan cihazdır, her ne kadar o anda size baz istasyonuyla elektromanyetik bir koridor oluşturuyor ama bir yandan da sizin kafanızın içine doğru elektromanyetik radyasyon gönderiyor. Bu sayede gözümüze, beynimize elektromanyetik dalgalar girerek, taşımış olduğu enerjiyi bırakıyor. Bu da dokularda biyokimyasal etkiler ile uzun süreli görüşmelerde bir takım olumsuzlukları beraberinde getiriyor. Uzun süreli tekrarlandığında bu insanların önemli sağlık sorunları yaşayacağına dair bilimsel sonuçlar çıkmaya başlamıştır.”



Gençlere elektromanyetik kirlilikten en az etkilenme konusunda uyarılarda bulunan Çerezci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençlerin mümkün olduğu kadar cep telefonu görüşmelerini kısa tutmalarını öneriyorum. Çünkü; gençler 1 dakika cep telefonuyla konuştuklarında 3 birim zarar görüyorsa, yetişkinler 1 birim görüyor. Gençler bundan sonraki yaşamlarında uzun süreli elektromanyetik radyasyon altında kalacakları için zamanla ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Mümkün olduğu kadar kısa süreli görüşmeler ve mesajla haberleşmelerini tavsiye ediyorum. Bunun dışında yatarken, başucunda cep telefonu bırakmamaları ve odanın içerisinde bilgisayarı açık tutmamaları gerekiyor.”



Yüksek gerilim hattı civarında ev yapılmaması gerektiğini de belirten Çerezci, sözlerini şöyle tamamladı: “Yüksek gerilim hatlarının yakınlarında evlerimiz olmaması lazım. Ülkemizde de buna maalesef dikkat edilmiyor. Evimizin içerisindeki elektromanyetik alana dikkat edeceğimiz gibi evimizin dışındaki elektromanyetik radyasyon yayan kaynaklara dikkat etmemiz gerekiyor. Bu baz istasyonları için, yüksek gerilim hatları için ve trafolar için de geçerlidir.”



BİLAL BİLİR- REMZİ ŞİMŞEK

SAKARYA



'Konuşmayın mesajlaşın'

Orhan Baba, Orhan Babalarla görüştü


Aydın’da Orhan Gencebay’a olan benzerliğiyle dikkat çeken ve Lokmacı Orhan Baba olarak hitap edilen Fahri Toğrul, yıllardır hayalini kurduğu Orhan Gencebay ile tanışması arzusunu gerçekleştirdi. Gencebay’a benzerliği medya kuruluşlarında haber olan Toğrul, kendisi gibi Orhan Gencebay’a benzediğini iddia eden 9 kişiyle daha sosyal medya üzerinden tanıştı. Orhan Gencebay ile tanışmak için randevu almayı başaran hayranları, Bursa’da buluşarak Gencebay’ın İstanbul’daki ofisine konuk oldu. Benzerlikleriyle toplumda ilgi odağı haline gelen on hayranıyla birlikte vakit geçiren Gencebay, Orhan Babalar ile tek tek tanışarak hatıra resimleri çektirdi.



“GÖZÜM AÇIK GİDECEKTİ”



Gencebay ile tanışarak en büyük hayaline kavuştuğunu ifade eden Toğrul, Orhan Baba ile tanışmanın kendisinde anlatılmaz bir heyecan ve unutulmaz bir anı bıraktığını söyledi. Orhan Gencebay’a benzerliğinin çocukluk arkadaşı olan Eşref Gülpınar’ın vasıtasıyla haber yapıldığını ve tanışma öyküsünün de böylece başladığını belirten Toğrul, “Orhan Gencebay ile tanışabileceğimi hiç tahmin etmiyordum. Benzerliğimizin haberlere konu olması üzerine, kendilerini de Gencebay’a benzeten diğer hayranları bana ulaştı. Sürekli görüşmeye başladık ve Bursa’da yaşayan Cengiz Sezgin, Orhan Gencebay ile bir randevu ayarlayabileceğini söyledi. Önce şaka sandım ama çeşitli illerinden gelen 10 kişiyle birlikte İstanbul’a gittik. Orhan baba ile ofisinde buluştuk” dedi.



Orhan Gencebay’ı karşısında görünce büyük bir heyecan yaşadığını ifade eden Toğrul, sözlerini şöyle sürdürdü:“Bizi oldukça samimi karşılayan Orhan Gencebay’ı görür görmez sarılarak, ‘Eğer sizi görmeseydim; bu dünyadan gözüm açık gidecekti ve Aydın’a dönmeyecektim’ dedim. Kendisine Aydın’ın meşhur incir ve zeytinyağı ile birlikte özel yaptığım lokmadan ikram ettim. Gencebay ile yaklaşık iki saat boyunca görüşüp, sohbet ettik ve hep birlikte hatıra resimler çekildik. Ömür boyu unutamayacağım bir mutluluk yaşadım. Orhan Baba ile tanıştığım tarih benim bayram günüm oldu.”



Orhan Baba, Orhan Babalarla görüştü

İdris Güllüce: Sera gazı emisyonları yüzde 21 oranında azaltıldı


Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, “Türkiye’nin kişi başı sera gazı emisyon miktarı 5.9 tondur. Türkiye’nin küresel sera gazı emisyonları içerisindeki tarihsel payı sadece yüzde 0.4’ dür” dedi.



Türkiye’nin, iklim değişikliği ile mücadele konusunda kendi imkanları çerçevesinde üzerine düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirdiğini belirten Bakan Güllüce, iklim değişikliği ve küresel ısınma hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin hızla gelişmekte olan bir ülke olduğunu vurgulayan Bakan Güllüce şunları söyledi:



“Ekonomik ve sosyal kalkınmamız sürdürülebilir bir biçimde devam etmektedir. Türkiye’nin kişi başı sera gazı emisyon miktarı 5.9 tondur. Bu değer OECD ortalamasının üçte biri ve Avrupa Birliği ortalamasının yarısıdır. Ayrıca Türkiye’nin küresel sera gazı emisyonları içerisindeki tarihsel payı sadece yüzde 0.4 dür. Sadece ulusal önlemler ve kaynakları ile 1990-2012 döneminde sera gazı emisyonları yüzde 21 oranında azaltılmıştır.”



2015 yılından itibaren Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısının tesis bazında kayıt altına alınacağını ifade eden Bakan Güllüce, “Ülkemizde ve dünyada yaşanan kuraklık, sel gibi aşırı iklim olayları ile ilgili bilim çevrelerindeki yaygın kanaat, dünyadaki sera gazlarının artışı ile birlikte küresel ortalama sıcaklıklarının yükseldiği ve bunun da iklim değişikliklerine neden olduğu yönündedir. Sera gazı emisyonlarının kontrolü ve iklim değişikliğine uyuma yönelik olarak toplam 541 eylem içeren ve 2023 yılına kadar uygulanacak olan İklim Değişikliği Eylem Planı (İDEP) 2011 yılında uygulamaya konulmuştur” diye konuştu.



İdris Güllüce: Sera gazı emisyonları yüzde 21 oranında azaltıldı

Alerji mevsimi başladı


Özel Ankara Güven Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Alerji Ünitesi Uzmanı Prof. Dr. Karakaya, alerjik nezlenin (AN), burundaki solunum yollarının alerjik iltihaplanması sonucu ortaya çıkan ve en sık görülen alerjik hastalık olduğunu söyledi. Burundaki bu iltihaplanmanın; hapşırık, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı ve geniz akıntısı gibi yakınmalara neden olduğunu anımsatan Prof. Karakaya, şöyle devam etti:



“AN birçok insanda zaman içinde artan ya da azalan şikayetlerle ömür boyu devam edebilmekle birlikte tamamen şikayetsiz dönemler de olabilir. AN toplumun yaklaşık yüzde 20-25’ini etkiler ve alerjen adı verilen, havada bulunan, küçük partiküllere karşı burunun verdiği anormal yanıt sonucu gelişir. Bazı insanlarda bu partiküller akciğerlerde (alerjik astım) ve gözlerde de (alerjik konjonktivit) reaksiyona neden olabilir. Astım ya da ekzeması olanlarda ya da ailesinde astım ya da AN olanlarda AN gelişme riski daha yüksek olup herhangi bir yaşta başlayabileceği gibi genellikle çocukluk ya da genç erişkin dönemde ortaya çıkar. Bahar veya saman nezlesi de denilen mevsimsel alerjik nezleye en sık neden olan alerjenler başta çimen polenleri olmak üzere ağaç ve ot polenleri, mantar ve küf sporlarıdır.”



KALİTESİZ UYKU, YORGUNLUK VE HALSİZLİK



Mevsimsel alerjik nezlenin genellikle ilkbaharda 2-3 ay boyunca görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Karakaya, “Yakınmalar kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Birçok hastada gözlerde kaşınma, kızarma, batma, gözaltlarında torbalanma ve morarma; boğazda ağrı, kaşıntı ve ses kısıklığı, kulaklarda doluluk ve kaşıntı olabilir. Geniz akıntısı nedeniyle tekrarlayan sık boğaz temizlenmesi balgamsız, kesik kesik bir öksürüğe yol açabilir. Burun tıkalı olduğu için uykuda sürekli ağız solunumu yapmak, boğazda kuruma ve sık uyanmaya neden olur. Sonuçta uyku kalitesi bozulacağı için gün içinde yorgunluk, halsizlik de olabilir ve sonuçta kişinin okul/iş başarısı etkilenir” dedi.



GRİP SANILIP YANLIŞ TEDAVİ UYGULANABİLİR



Alerji Uzmanı Prof. Dr. Gül Karakaya, bu hastalığın tanısının hastanın öyküsü, muayenesi ve deriden yapılan alerji testleri veya kan testi ile koyulduğunu da söyledi. Prof. Karakaya, şöyle devam etti:

“Bu testlerle bireyin hangi alerjene duyarlı olduğu belirlenebilir. AN’li hastalar uzun süre grip sanılıp yanlış tedaviler uygulanabilir. Bir alerjene karşı alerji deri testi ile duyarlılık saptanmışsa bu alerjenden korunmak tedavinin temelini oluşturur.”



POLENDEN KORUNMAK İÇİN BUNLARI YAPIN



Prof. Dr. Gül Karakaya, polenlerden korunmak için alınması gereken önlemler hakkında da şu önemli bilgileri verdi:



“Açık havada ve ilkbaharda yakınmalar artıyorsa, polen allerjisinden şüphe edilir. Bu aylarda arabada camların kapalı tutulması çok önemlidir. Çünkü yüze hızla esen rüzgarla birlikte polenler alerjik kişinin ağız, burun ve gözlerine dolmaktadır. Çimlerin biçildiği ortamlarda bulunmamaları, polen mevsiminde piknik ve benzeri kır gezilerinden kaçınmaları gerekmektedir. Tedavide çoğu zaman korunma önlemlerinin yanında ilaç tedavileri de önerilir. Burun yoluyla uygulanan kortizonlu spreyler yakınmaları kontrol altına almada kullanılacak ilk seçenek ilaçlardır. Bunlarla kontrol altına alınamayan bazı hastalarda ‘immünoterapi’ denilen aşı tedavisi gündeme gelebilir. Aşı tedavisinin etkisi kesin olmamakla birlikte hastaların bir kısmı fayda görmektedir. Yaşamı tehdit edici yan etki ve reaksiyonlara neden olabileceği için bu tedavi yöntemi sadece alerji uzmanları tarafından uygulanmalıdır.”



Alerji mevsimi başladı

Anaç sığır desteklemeleri ödendi


Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Songül Kadıoğlu, 2013 yılı Anaç Sığır Desteklemesi olarak 417 bin 300 TL. ödeme yapıldığını söyledi.

İl Müdürü Songül Kadıoğlu, üreticiler ile çiftçilere yönelik desteklemelerin devam ettiğini ifade ederek, “Hayvancılık desteklemeleri kapsamında ilimiz yetiştiricilerine 2013 yılı Anaç Sığır Desteklemesi olarak 417 bin 300 TL ödeme yapılmıştır” dedi.



Anaç sığır desteklemeleri ödendi

Kamyona çarpan minibüste can pazarı


Kamyonun altına giren minibüste sıkışan sürücüyü kurtarmak için itfaiye ve 112 ekipleri seferber oldu.

Bursa’dan İnegöl istikametine seyir halinde olan Zülfet D.’nin kullandığı 40 AC 517 minibüs, Babasultan yol ayrımında kontrolden çıkarak, A.A. yönetimindeki 01 RS 124 plakalı kamyona arkadan çarptı. Kamyonun altına giren minibüsün sürücüsü şoför mahallinde sıkıştı. Kazayı gören yoldan geçen sürücüler durumu İtfaiye ve 112 Acil Servis’e bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, sıkışan Zülfet D.’yi kurtarmak için uzun süre uğraştı. Minibüsün kapısı kesilerek kurtarılan ağır yaralı sürücü, İnegöl Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kazayla alakalı tahkikat sürüyor.



SALİH BAKICI



Kamyona çarpan minibüste can pazarı

Hakem Emre Şenkal’a özel davet


Gelişmekte Olan Spor Branşları Federasyonu‘nun, 19 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nda fair-play ödülü almasının ardından uluslararası ilk hakem olan Emre Şenkal, 30 Nisan-3 Mayıs tarihlerinde İtalya’nın Riccione şehrinde yapılacak olan Avrupa Kulüpler Şampiyonası’na özel davet edildi. Şampiyona ile beraber Avrupa Squash Federasyonu’nun yıllık olağan genel kurulunda hakem toplantılarına katılacak olan Şenkal, ardından önemli birçok müsabakayı yönetecek. Avrupa Squash Federasyonu yetkilileri son bir yıldır Türkiye’de Squash branşındaki gelişmeleri yakından izlediklerini, gelişmelerden hem çok memnun olduklarını hem de tüm desteklerini vermek istediklerini belirttiler.



Hakem Emre Şenkal’a özel davet

Eski bakanın rekorunu kırdı


İl başkanlığı yaptığı dönemde vatandaşla kurduğu sıcak ilişkiyi seçim sürecinde de yakalayan ve mahalle mitinglerinde büyük kalabalıklara hitap eden Eyüp Eroğlu, belediye başkanı olduğu andan itibaren yoğun bir ziyaretçi akına uğradı. Kendisine gösterilen ilgiye kayıtsız kalmayıp, her vatandaşla tek tek ilgilenerek hatıra fotoğrafı çektiren Başkan Eroğlu, yaklaşık 40 binin üzerinde insanla tokalaşarak eski Devlet Bakanı Hasan Celal Güzel’e ait rekoru, bir ayda egale etti. ’Türkiye’nin en genç il belediye başkanı’ unvanına da sahip olan Eroğlu, yoğun ilgi nedeniyle arkası kesilmeyen ziyaretlerin işini aksatmaması için, mesai saatleri dışında gece yarılarına kadar çalışması ile haberlere konu olmuş ve daha görevde bir ayını doldurmadan, Tokatlıların beğenisini toplayıp aldığı yüzde 52’lik oy oranının karşılıksız olmadığı izlenimini şimdiden oluşturmuş oldu. Başkan Eroğlu, sosyal medyada da büyük popülarite yakalarken, adına açılan birçok fan sayfası ile de takipçi sayısında şimdiden farklı bir rekora koşuyor.



Öte yandan 40 bin kişi ile tokalaşma rakamının Başkan Eroğlu’nun mahallerde yaptığı ziyaretler ve ’hayırlı olsun’ ziyaretlerine gelenlerin Belediye Basın Halkla İlişkiler Müdürlüğü tarafından çekilen fotoğraflardan tespit edildiği kaydedildi.



Eski bakanın rekorunu kırdı