30 Mart 2014 Pazar

Oğuzhan Uğur: ‘İşimi iyi yapıyorum, bu da beni şımartıyor’


Birinden bahsederken, bu kadar çok sıfatı aynı anda, kişiye atfetmek abartılı bir betimleme olabilir ama Oğuzhan Uğur için az bile. Her bir şarkısında farklı duyguları kendisi yaşadığı için tüm samimiyetiyle ve başarılı bir şekilde aktardı dinleyenlerine. Korkarken cesur bir tavrı vardı, üzülürken de tebessümü… Kendisiyle bir müzik stüdyosunda sohbet ettik ve Oğuzhan’ın albüm hazırlıklarına şahit olmanın ayrıcalığını da yaşadık. Stüdyonun delikanlısı ‘Pıhtı’ isimli pisicik de röportaj boyunca bizi yalnız bırakmadı tabii. Oğuzhan Uğur’un samimi açıklamaları ve kısa zaman sonra dinleyenleriyle buluşacak olan yeni albümüyle ilgili tüm tüyolar bu hafta Pazar Sohbetleri’nde sizlerle.



YILDIZI PARLAMIŞ, YENİLİKÇİ GENÇLERİN ÇOĞUNU GENELDE DİZİLERDE YA DA SİNEME FİLMLERİNDE GÖREBİLİYORUZ AMA SENİ DAHA BU MECRALARDA GÖRMEDİK NEDEN?



Televizyon dizileriyle ilgili teklifler geldi bugüne kadar ama benim pek de içime sinen projeler değildi, bu yüzden oynamadım. Sadece dizide oynamak adına kabul etseydim bu teklifleri zaten adapte olamazdım. Ayrıca zaten konserlerimiz var ve yoğunuz. Dizi oyunculuğu da zaten ciddi anlamda vakit ayırmayı gerektirecek bir iş.



PEKİ ‘ŞÖYLE BİR SENARYO GELİRSE KESİN OYNARIM’ DEDİĞİN, AKLINDAN GEÇEN PROJELER VAR MI?



Tabii ki var, kendi senaryolarım… Kendi senaryolarımı sinema filmine çevirmeyi istiyorum. Hatta bu yaz bir sinema filmi çekmeyi düşünüyoruz. Geçmişe oranla daha tecrübeliyim, üstelik insanlar da daha çok tanıyor artık. Bunlar da bana cesaret veriyor. Bu çekmeyi düşündüğüm filmi yaparsak eğer çok güzel bir iş olacağına inanıyorum. Çünkü zaten senaryosunu ben yazdım ve filmde kendim gibi olacağım. Yani senaristten torpilli bir oyuncu olacağım.




ÇOĞU KİŞİ SENİN TARZINI GRUP VİTAMİN’E BENZETİYOR, BUNUNLA İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUN?



Grup Vitamin’i çok severim, hatta benzetilmemiz çok hoşuma gidiyor ama Grup Vitamin’in tarzıyla benim tarzım arasında alaka yok. Grup Vitamin’le aramızdaki tek benzerlik yaptığımız şarkılardaki mizah öğesi olabilir. Ama bunun dışında bir benzerlik göremiyorum. Grup Vitamin yapılmış bir şarkının üzerine kendi tarzları doğrultusunda bazı unsurları işleyip o şekilde işler yapıyordu. Ama bizim şarkılarımız zaten her aşamasıyla her detayıyla öznel çalışmalarımız. Biz ayrı bir kulvar açtık ve orada yürüyoruz diye düşünüyorum. Bizim yaptığımız işin, başka işlere benzetilmesinin nedeni, bizim benzetilebileceğimiz bir isimin ya da kategorinin olmaması aslında. İnsanlar müzik dünyasından bir isimi beğendiklerinde hemen onu beğendikleri başka bir kişiye benzetirler genelde. Mesela, ‘çocuğa bak Tarkan gibi’ falan denir. Ama bizim müzik dünyasında zaten bir benzerimiz ya da muadilimiz yok. Bu yüzden bizim yaptığımız işler ya çok sevilip beğenilir ya da ‘bu da ne böyle’ denilip hiç ilgilenilmez. Beğenen ve sevenler de bizi kalbinde bir yere koyuyor ve beğendiği bir diğer isimle benzerlik kuruyor hemen.



ŞARKILARINDAKİ ACI ÇEKEN SÖZLERİ GÜLEREK, EĞLENEREK ANLATMAK NEDEN?



Bir gün bir tatil köyünün havuzunun kenarında bir yabancı bayanın ayağının kayıp düştüğünü gördüm. Daha sonra izlemeye devam ettim. Bu yabancı kadın düştüğü yerden ayağa kalktı ve bağırıp çağırmaya, şikayetler yağdırmaya başladı. Tabii ortamda da bir panik, bir gerginlik oluştu ister istemez. Tahminen bir yıl sonrasında şöyle bir şeye şahit oldum; Türkiye’de bizim mahallede bir teyze, belediyenin tabela koyması gereken bir yere o tabelayı koymaması yüzünden bir çukura düştü. Ve o teyze düştükten sonra duruma gülmeye başladı, hatta etraftakiler de onunla birlikte gülüyorlardı. Yani aslında bu iki olay toplum olarak bizim vahim olaylar karşısındaki algımızı ortaya koyuyor. Başımıza gelen kötü olaylara da gülmeye odaklıyız. Çünkü üzerimizde çocukluğumuzdan beri bir toplum baskısı da var, yenildiğimizi, üzüldüğümüzü, canımızın yandığını kimseye göstermek istemiyoruz. Mesela ‘ İstemiyorum’ diye hüzünlü ,hatta ağlak bir şarkı yaptım, bu şarkının izlenme dinlenme oranları çok yüksek ama paylaşım oranlarına bakıyorum; çok az. Ama ‘Tın’ diye de bir şarkım var onun paylaşım oranları dinlenme oranlarıyla aynı seviyede. Yani insanlar çok kötü olayları bile gülerek anlatıyor bu toplumda ya da gülerek anlatmayı tercih ediyor. Güçsüzlüklerimizi, zayıf anlarımızı böyle kamufle ediyoruz. Ben de bu toplumun çocuğuyum ve vahim, kötü olabilecek olaylar karşısında benim anlatımım da bu olacak tabii ki.



O ZAMAN HEMEN İSTEMİYORUM’DAN BAHSEDELİM; O KADAR GÜLDÜREN ŞARKI YAPTIKTAN SONRA AĞLATMAYI NİYE TERCİH ETTİN?



Bu güne kadar özlemeyi anlatmıştık,Gereksizse Söndür şarkısıyla sevgiliye gitme siye yalvarmayı anlattık, ‘Panpa’ şarkısında kentli, çağdaş erkeğin o evlilik korkusunu anlattık, İstemiyorum’da da ölümü anlatıyorum. Ama ölümü anlatması için de yapmamıştım aslında o şarkıyı, tutsaklığı anlatması için yapmıştım. Ne yalan söyleyeyim tribe girdim o şarkıda işte… Bir de hani ben eğlenirken zaten biraz eğlenceyi abartıyorum ya, işte bu şarkıda da üzülürken abarttım sanırım.



SEVENLERİN MİMİKLERİNİ ÇOK İYİ KULLANDIĞINI SÖYLÜYORLAR, SENCE DE BAŞARILI MISIN MİMİK KONUSUNDA?



Mimiklerimin bu kadar başarılı olması biraz da görüntü montajı bilmekle alakalı. Yoksa çok iyi mimik yapan sanatçılar var. Mesela, Ahmet Kural… Doğru yerse doğru notanın üzerin eyapılan vurgu mimiği kuvvetlendiriyor. Senkron konusunda da hassasımdır zaten. Kliplerimi kendim çekip, montajlarımı da kendim yapınca o mimik ve notaya yapılan vurgu arasındaki senkronu da başarılı tutturuyorum, doğal olarak da mimikler kuvvetli oluyor.



Bir asker oğlusun, asker bir babayla büyümek disiplin ve haddinden fazla bir ciddiyet getirir derler ama çok neşeli, espirilerle şakalarla dolu bir adamsın ve üretimlerin de yine bu doğrultuda, bu konuda ne söylemek istersin?

Evet, mesleği askerlik olan babalarla büyümüş oğullar için öyle derler ama benim babamın kendisi zaten neşeli, mizahla vemüzikle ilgilenen bir adamdı. Babam askerliğin yanı sıra karikatüristti ve yine çok da iyi gitar çalardı. Bu müzik ve mizah yönlerim de babamdan gelir zaten bana. Bir çok unsuru içinde barındıran ve durumlara göre davranan bir adam olmakla alakalı bu. Babam işini yaparken çok sertti ama evdeki babam bambaşkaydı. Kavga ederken espiri yapamam mesela, çok ciddi kavgalara da karışmışlığım vardır, çok mülayim zamanlarım da oldu. İnsan genel olarak su gibidir, bulunduğu kabın şeklini alır. Bir insanın karakterini, o insanın mesleği belirleyemez.



ELİ ÖPÜLECEK YAŞTA OLMADAN ‘BEN OLDUM’ DEMEK MÜMKÜN MÜDÜR?



Mümkündür. Türkiye’de benim içinde olduğum sektörde ne zaman oldum demeye kalksan ‘dur oğlum insan 60 yaşında bile olamıyor’ deyip, seni yerine oturtuyorlar. Böle demekte de haklılar çünkü tam anlamıyla ‘bilmek’ mümkün değil. Ölürken bile hala tam olarak bilmediğimiz hakim olmadığımız bir çok şeyle gidiyoruz bu dünyadan. Bu koskoca muamma içerisinde ben tamamen oldum, biliyorum, tamamım demek büyük bir yalan olur. Ülkemizde ne yazıkki bazı insanlar senin iyi bir şarkıcı olduğunu görüp, art niyetleri varsa eğer, önünü kesmek isteyebilirler ve bu insanlar 70 yaşında da olabilir. ‘Sen daha dur, olmadın sen daha’ gibi sözleri tabii ki değerlendirmek lazım ama çok da takılmamalı bu sözlere. O noktada da yok bu insanlar olduğumu kabullanmiyorlar deyip köşeye çekilmemek lazım. Yoksa dediğim gibi; ölümün eşiğine kadar geliyorsun ama o anda, o yaşında bile bilmediğin, tam anlamıyla hakim olamadığın bir sürü şey var oluyor. Kendine güvenip, ‘ben bu işi iyi yapıyorum’ demek için öyle uzun yıllar beklemeye gerek yok.




ŞARKILARINDA SÜSTEN UZAK, NET SÖZLERİ TERCİH EDİYORSUN HEP, SÜSÜ PÜSÜ PEK SEVMİYORSUN SANIRIM?



Ben tepkisini yan anlatımlarla yan unsurlarla ortaya koymaya çalışan bir adam değilim. Eğer karşımda duran insanın güzel yeşil gözleri varsa ve ona iltifat da etmek istiyorsam, yaprağın o güzel yeşilliğinden yola çıkarak betimlemelerle bezenmiş uzun cümleler kurarak anlatmam bunu. ‘gözlerinin rengi ne güzel’ derim olur biter. Müzikten tut, politik durumlara kadar, tüm konularda tavrım böyle.



‘GEREKSİZSE SÖNDÜR’ ŞARKISINA İSMİNİ VERİRKEN, BABANIN MESLEĞİNİN SENİN BİLİNÇALTINDAKİ KALINTILARI ORTYA ÇIKMIŞ OLABİLİR Mİ?



Evet olabilir aslında. Yaşamış olduğun ortamların ürettiğin şeylerin üzerinde kesinlikle etkisi oluyor tabii ki. Çölde yaşasan ömrün boyunca, sarıyı sever kum çizersin heralde. Benim de askeriyenin sosyal tesislerine ucuz hamburger yemek için çok gittiğim o dönemlerde, her lambanın altına itinayla yazılmış olan ‘Gereksizse Söndür’ yazısı doğal olarak dikkatimi çekerdi. O da yer yapmış demek ki bilinçaltımda. Şarkı yaparken çıkıyor işte bilinçaltından.



YENİ ALBÜM GELİYOR MU?

Evet, Mayıs ayına yetiştirip, albümü çıkartacağız inşallah. Bu albümde on altı tane şarkı var. Benim diye demiyorum hepsi çok güzel şarkılar. Mesela bir tane ağır arabesk şarkı, var bu ‘İstemiyorum’ dan beter hüzünlü bir şarkı daha, bir tane elektronik soundlu şarkı ve hatta Gangnam Style’dan falan eksiği olmayan bir şarkı daha var. Bu albüm çok sert şarkıların da Pop şarkıların da olduğu bir albüm olacak. Çünkü ben bu şarkıların hepsini çok sevdim, çok beğendim. Kendi şarkılarımı keyifle, hatta çok da eğlenerek dinliyorum. Kendi şarkılarımı eğlenerek, keyifle dinlediğim için zaten onlara kendim klip çekiyorum. Çünkü yaptığım işi ‘yapabiliyorum’ ve beğeniyorum. İşimi iyi yapıyorum, bu da beni şımartıyor.



Oğuzhan Uğur: ‘İşimi iyi yapıyorum, bu da beni şımartıyor’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder